Yüzeyselliğin hüküm sürdüğü, paçozluğun damgasını vurduğu çağımızda, ‘etrafta konuşacak insan bulamıyorum’ diye dert yanan insanların sayısı sürekli artar. İlişki danışmanı olarak karşımıza Seren Serengil çıkar. ‘Tatil için yaşıyoruz’ düşüncesini doğal sanan beyaz yakalı, İbiza’daki köpük partilerine katıldığını göstermek için yıl boyunca çalışır, bir yılda taksitle öder.
Alev Alatlı’ya göre ‘paçozluk’ Türkiye‘de giderek yerleşen bir durum. (Yazar paçozluk kavramını Dostoyevski’nin ‘Puşlost’ una benzetir. Ayrıca Erdoğan’ a ‘George Orwell sizi ayakta alkışlardı’ diye seslenerek, bu kavrama yönelik en güçlü örneği yine kendi vermiştir)
Kapitalizm, dehasını konuşturarak insanlarda ‘sanal ihtiyaçlar’ yaratır. Böylece avmler, satın almaz ise yaşayamayacakmış gibi hisseden insanlar ile dolar. Sistem, tüketmeden duramayan, tükettikçe yaşadığını sanan ancak bir türlü mutlu olamayan ‘tüketim toplumunu’ yaratır. Bu düzende susayan insanın önüne tuzlu su konulur, içtikçe susar.
İşte tam da bu noktada paçozlaşma süreci kendini gösterir. Tüketim toplumunda, çarkların sürekliliği için bu eblehleşme olmazsa olmaz yaşanması gereken bir süreçtir.
Paçozlaşan insanları, belki de en belirgin ‘gece hayatında’ görebiliriz. Masa tutup, göstermelik şişe açan, dans etmeden etrafını kesen yeni model ‘delikanlılar’ ya da ‘antropoz bayımlar’ bu paçozluk sürecinin güçlü temsilcileridir.
http://www.aylakkarga.com/her-yanimizi-saran-bir-karabasan-pacozluk/
Leave a Reply