Sevim Burak, Leylâ Erbil, Sevgi Soysal ve Tezer Özlü’nün 1950- 1970 arasında zamanın ruhunu sezgisel olarak yakalayarak dünyadaki feminist edebiyat ile eşzamanlı çok güçlü yapıtlar kaleme aldığını görüyoruz…
Bu yazıda, Sevim Burak (1931-1983), Leylâ Erbil (1931-2013), Sevgi Soysal (1936-1976) ve Tezer Özlü’nün (1943-1986) yapıtları hakkında çeşitli atölyelerde ve sempozyumlarda sunduğum, geliştirdiğim ve bir kitap çalışmasına evrilmekte olan gözlemlerim üzerinde durmak istiyorum.
Türk edebiyatının 1950-1970 arasını kapsayan yirmi yılını, memlekette esen feminist bir cereyan olarak okumayı ve bu dönemin Türkiyeli kadın hareketine eklemlenmesini önerdiğim bu çalışmada, aynı zamanda bu dört yazarın yapıtlarının Avrupa’da ve ABD’de 1960 sonrası ortaya çıkan ikinci dalga feminist hareketin ve edebiyatının özelliklerini öncelediklerini söylüyorum.
Türkiyeli feminist hareketin birinci dalgasını oluşturan Osmanlı kadın hareketi ile 1980 sonrası ikinci dalga feminist hareket arasında yer alan bu yirmi yıl, Batı’da 1960’larda edebiyatta ve edebiyat eleştirisinde ortaya çıkan ikinci dalga feminist hareketin bizde erken bir yansımasıdır.
Dolayısıyla, 1950’de başlayan ve 70 sonrasına kadar devam eden bu rüzgârda kadın yazarlar, kendi tarihlerinden bihaber bırakılmış olsalar da Fatma Aliye, Emine Semiye, Makbule Leman, Şair Nigâr, Nezihe Muhiddin, Halide Edip, Suat Derviş gibi yazarların erkek edebiyat kurumunda açtıkları gediklerden akan yepyeni bir dil yatağı oluşturmuşlardır.
19. yüzyılda dünyadaki kadın hareketini yakından takip eden Osmanlı kadınları, dünyayla eşzamanlı olarak edebiyatın içerisinden bir kadın özgürleşmesi doğurmuştur. Daha sonra hareket özellikle Fransa’da 1960 sonrasında edebiyatın içerisinden çıkmış, üstelik bu sefer Amerika ve Avrupa’da feminist edebiyat eleştirisini yeşertmiştir.
http://t24.com.tr/k24/yazi/feminist-edebiyatimizin-kose-taslari,1105
Leave a Reply