ODTÜ bünyesinde bulunan URAP Araştırma Laboratuarı’nın amacı “yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metodlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktır.”
URAP 2010’dan bu yana üniversitelerinin performanslarını değerlendiriyor. Değerlendirme 5 kriter çerçevesinde yapılıyor: endeksli yayın sayısı, atıf sayısı, toplam bilimsel doküman sayısı, doktora öğrencisi sayısı ve öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı (http://tr.urapcenter.org). İlk 4 kriterde hem toplama hem de hoca başına düşen sayılara bakılıyor. Geçtiğimiz günlerde 2019–20 sıralaması yayınlandı.
Sonuçlardan dikkatimi çekenler:
· 2019–20 sıralamasında devlet üniversiteleri arasında Hacettepe, vakıflarda Koç, 2000 yılından sonra kurulanlarda Bezm-i Alem, tıp fakültesi olmayanlarda ODTÜ, 6.000’den az öğrencisi olanlarda ise Sabancı ilk sırada.
· Bir üniversite dahil edildiği her sıralamada sonuncu olmuş (okuyucu bulmacası).
· URAP’ın dünya sıralamasında Türkiye’nin bir numarası olan Hacettepe ancak 527. sırada.
· Ülkede doktora öğrencisi oranı %4 civarında. En yüksek oran ancak %12 ve bu oranın %10’dan yüksek olduğu üniversite sayısı sadece 4. Bu ciddi bir sorun.
· Vakıflardaki geniş performans aralığı çok net: ilk 10’da iki vakıf üniversitesi bulunmasına karşın, en alttaki 10 üniversitenin 7’si vakıf üniversitesi.
· Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 50’den yüksek olan 9 üniversitenin tümü vakıf üniversitesi.
URAP sıralamasını çok değerli bulmakla birlikte önemli bir eksiğini vurgulamam gerek. Sağlıklı bir sıralama sisteminde kullanılan kriterlerin farklı özellikleri açıklaması beklenir. URAP puan tablosuna baktığımda, makale puanı, atıf puanı, ve toplam doküman sayısı puanı arasında çok yüksek korelasyonlar (hepsi 0.9’un üzerinde) görüyorum. Doktora öğrencisi sayısı ile yayın sayıları arasında da epey yüksek bir korelasyon var. Özetle, bu çalışma dönüp dolaşıp aynı şeyi ölçüyor: akademik yayınlar.
Peki neleri ölçmüyor? Öğrenci-hoca oranı dışında eğitim ile ilgili hiç bir şeyi! Öğrenci ve çalışan memnuniyeti, eğitimin öğrencilere hangi bilgi ve becerileri kattığı, mensupların STK’larda gönüllü çalışmaları, mezunların iş bulma oranı ve yüksek lisans yapma oranı, mezunların kurduğu şirket sayısı… Halbuki toplumun üniversiteden tek beklentisi araştırma çıktıları değil — hatta önemli bir kısmı üniversitenin temel işlevini eğitim olarak algılıyor.
Özetle URAP çalışmasını neyi ölçüp neyi ölçmediğini iyi bilerek kullanmak gerek. Akademik kariyer yapmak isteyenler için çok önemli olabilecek bu sıralama, üniversiteden sonraki hedefi bir işe girmek veya iş kurmak olanlar için daha az önemli olabilir. Adaylara destek olmak için daha çok boyutlu bir üniversite değerlendirme sistemine ihtiyaç var.
(Bu yazı Gazete Pencere’nin 31 Ekim 2019 sayısında yayınlandı.)
http://tr.urapcenter.org/2019/index.php
https://medium.com/@ErhanErkut/urap-s%C4%B1ralamalar%C4%B1-4f27741cbc3e
Leave a Reply