Dijital bir çağda yaşıyoruz ve bu çağda seyahat sadece deniz kenarına gidip güneşlenmek ya da bir otelin içinde vakit geçirmek anlamına gelmiyor. Artık gezgin olmak, deneyimleyerek gezmeyi ve farklı hikayeler peşinden gitmeyi gerektiriyor.
Biz de ülkemizin gezmeyi ve paylaşmayı tutku haline getiren isimlerine, “Bir yere seyahat ederken dikkat ettikleri öncelikler neler?”, “2020 yılında seyahatlerin konseptleri ne olacak?” ve “2020 içerisinde turizm sektöründe en çok konuşulacak konu başlıkları neler olacak?” gibi sorular sorduk ve 2020 seyahat trendleri ile ilgili fikirlerini alarak bir dosya hazırladık.
Seyahat alışkanlıkları bir süredir dönemin yükselen değerlerine göre şekilleniyor. Peki, 2020’de gezginleri hangi trendler bekliyor? 2020 içerisinde hangi seyahat türleri ön plana çıkacak? 2020’de öne çıkacak gezi türlerini aşağıdaki dosyada okuyabilirsin.
Yeni yerler keşfedeceğin bol seyahatli bir yıl dileriz.
2020’de turizm sektöründe en çok konuşulacak konunun ücret politikaları olacağını düşünüyorum. Tabii ücret politikasıyla turist çekmeye çalışırken doğal güzelliklerin de tahrip edilmemesi gerektiğinin altını çizmekte fayda var.
Örneğin bazı bölgeler turist akınına uğruyor, ama hemen yanında ve aynı güzellikte olan yerler yatırım yapılmadığı için ihtiyacı karşılayamıyor. Dengenin sağlanması gerek. Turizm sektörü açısından kontrollü büyüme ve nitelikli çalışanlar çok önemli.
Instagram, yaptığım iş dolayısıyla seyahat tercihlerimi ciddi şekilde etkiliyor. 2020’de yapacağım seyahatlerde fotoğrafik lokasyonlar ve yeni yerleri keşfetme dürtüsü etkili olacak.
Saraybosna – Münih – Budapeşte
Insta-Turizm Nedir?
Sosyal medya ve özellikle Instagram fotoğrafları, tatil tercihimizi değiştirdi. Yaşadığımız çağda yaptığın tatil, sosyal medya üzerinden paylaşılabilir değilse o tatili yapmış sayılmıyorsun.
Artık birçoğumuz seyahatlerimizi Instagram’da görülen fotoğraflar ya da “mutlaka görülmesi gereken yerler” listeleri üzerinden planlıyoruz. Bu yüzden “Instagram’lanabilir Seyahat” ya da “Insta-Turizm” kavramı, 2020 yılında da trend olmaya devam edecek. Önümüzdeki yıl içerisinde Instagram’daki en popüler karelerin izinden gideceğiz ve kendimizi oralarda etiketleyeceğiz.
NOT: Londra, Paris, Dubai gibi şehirler geçtiğimiz yıl en çok Instagram’lanan lokasyonlar arasındaydı. Bilginize 🙂
Dahil olduğumuz genç kuşak, deneyim odaklı seyahatleri tercih ediyor. Kapadokya’da balon turuna katılmak, Finlandiya’da Kuzey Işıklarını ziyaret etmek gibi. 2020’de sosyal medyanın tetiklediği ve özendirdiği deneyim odaklı seyahatlerin yoğunlaşacağını düşünüyoruz.
Ancak bunun önündeki en büyük sorun bizce Türk Lirasını giderek değer kaybetmesi. Bu sebeple seyahatlerde önceliğimizi bütçe ve karşılığında alacağımız fayda arasındaki denge belirliyor.
Buna ek olarak özellikle Instagram’ın seyahat tercihlerimizi %90 oranında etkilediğini söyleyebiliriz. Bir yere gitmeden önce de bolca blog okuyor ve araştırma yapıyoruz. Ayrıca ekoturizm kavramının da geniş kitlelere yayılması gerektiğini düşünüyoruz.
Barselona – Amsterdam – Berlin
Özellikle Türkiye’de 2020 yılının seyahat gündemini ekonomik kriz ve alım gücünün düşmesi belirleyecektir. Ülkemizde yerli turiste yabancı turiste verildiği kadar önem verilmemesi temel problem.
Dünyaya baktığımızda ise ekoturizm söylemiyle birlikte turistleri bilgilendirmenin, gidilen yerlerin dünya mirası olduğunu ve sonraki jenerasyonların da bu mirası deneyimleme, bozulmadan görme şansları olması gerektiğini vurgulamanın sık sık konuşulacağını görebiliriz. Ayrıca önümüzdeki süreçte alternatif ve daha az popüler olan seyahat lokasyonlarının ön plana çıkarılarak overtourism kavramına çözüm arayışları da dikkat çekilecektir.
Ben de seyahate çıkmadan önce detaylı bir araştırma yapıyorum ve turistik noktaları değil de daha az bilinen yerleri keşfetmeye çalışıyorum. Ayrıca kültür gezilerinde toplu taşıma kullanmaya özen gösteriyorum.
2020’de insanlar yeni rotalar belirleyip bunları paylaşabilir ve deneyimlerini daha geniş kitlelere aktararak ekoturizm bölgelerine katkıda bulunabilir. Ayrıca 2020’de bağ rotaları, sürdürülebilir turizm ve tarım-çiftlik seyahatlerinin de önemli konu başlıkları olacağını düşünüyorum.
Seyahate çıkmadan önce gideceğim yerle ilgili bilgi edinmeye özen gösteriyorum. Gezi rotaları ve günlük hayatla ilgili rutinleri araştırıyorum. İlgi alanım olan gastronomi ile ilgili öneriler de tercihlerimi etkiliyor.
Sevilla – Bolonya – Floransa
2020 yılında yapacağım seyahatler gurme tatlar ve yerel deneyimler üzerine olacak. Seyahatlerimde en az 3-4 gün lokal gibi yaşamaya ve yerli gibi hissetmeye çalışıyorum. Instagram da seyahat tercihlerimi çok fazla etkilemiyor, daha çok arama motorlarına bakıyorum.
Turizm sektörü açısından local guide (yerel rehber) ekosisteminin çok daha hızlı büyümesi gerekiyor bence. Bu sayede hem bütçe hem de deneyim-tanıtım anlamında daha büyük katma değer sağlanabilir.
Ayrıca 2020 içerisinde turizm sektöründe voice search (sesli arama) ve video içerik üretiminin en çok konuşulacak konu başlıkları olacağını düşünüyorum.
Tiflis – Lviv – Saraybosna
2020’de sürdürülebilir turizm, iklim, çevre, gastronomi ve sanat gibi konu başlıklarının çok konuşulacak. Ben de gastronominin ve modern sanat akımlarının odak noktasında olduğu seyahatler yapacağım. Sürdürülebilir ve çevreci seyahatler de ikinci önceliğim olacak.
Sürdürülebilir seyahat konusunda özellikle ülkemizde bazı önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Plastik şişe kullanımının kaldırılması ve turistlere havalimanından itibaren geri dönüşümlü su mataraları dağıtılması ilk adım olabilir.
Ben de seyahatlerimde daha az turistin olduğu noktaları tercih etmeye, Airbnb ya da Coach Surfing uygulamalarını kullanmaya ve lokallerin evlerinde kalmaya özen gösteriyorum. Bu sayede hem daha çevreci bir seyahat gerçekleştirmiş hem de yerel halk ile kaynaşmış oluyorum.
2020’de ilk defa yurt dışına çıkacaklara da sanat, mimari, gastronomi açısından Barselona’ya, Doğu’nun Paris’i olarak anılan Beyrut’a ve dünyada neler olup bittiğini öğrenmeleri için de Londra’ya gitmelerini öneririm.
Son olarak bir şey daha eklemek istiyorum, kadınlar yaşları kaç olursa olsun seyahat etmekten korkmasınlar. Seyahat özgürlüktür.
2020’de sürdürülebilir turizm, gençlere yönelik deneyim seyahatleri ve turizmde teknoloji konularının konuşulacağını düşünüyorum. Gençlere, gençlerin seyahat etme tutkusuna odaklanılması gerekiyor.
Ben yaptığım yerel halkla daha çok vakit geçirmek için ayrı bir çaba sarfediyorum. FB Events ve RA Guide’dan parti etkinlikleri buluyorum. Tinder gibi uygulamaların da seyahatlerde yararlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca seyahatlerim öncesinde de sıradışı hesapları keşfetmeye çalışıyorum. Daha önce görmediğim yerler beni heyecanlandırıyor.
Budapeşte – Belgrad – Floransa
2020’de seyahat sektörü açısından ekoturizm ve overtourism’in önemi konuşulmalı. Görülen yerlerin aynı kalabilmesi adına rehberlerin söylediklerini dinlemek, bazı kurallara uymak gerekmektedir. Böylece görülecek güzellikler daha fazla kişi tarafından görülebilir ve yaşam dengesi bozulmamış olur.
Ülkemizde Çeşme, Yedigöller, Kapadokya, Ölüdeniz gibi önemli turistik yerlerimizi Instagram üzerinden paylaşan ilk kişilerden biriyim. Benim paylaşımlarım sonucu bu yerlere gittiğini söyleyen sayısız takipçim var. İşte bu noktada overtourismin, belde insanı açısından katkıları olduğu kadar eksi yönlerinin de olabileceğini söyeleyebilirim. İnsanlar bir moda akımına kapılıp orada bulunmak ve bunu paylaşmak istiyor. Burada önemli olan gidilen yerin ilk güzelliği ile korunabilinmesidir. Doğallıkların bozulmamasıdır.
Instagram günümüzde etkileşim ve seyahat rehberinin ilk adresi olmuş durumda. Ben de yer seçimi yaparken Instagram üzerinden gördüğüm, beğendiğim yerleri önceliğim olarak belirliyorum. Ayrıca seyahat edeceğim şehir hakkında; daha önce o şehirde bulunmuş, o şehri deneyimlemiş kişilerden fikir alıyorum, bilgi topluyorum.
Ben seyahatlerimi bir bütün olarak görüyorum. 2020’de yapacağım seyahatlerde de gittiğim yerin otellerinden yemek yediğim restoranlarına, çarşısından sokaklarına, havasına, doğasına kadar bir bütünlük olacak. Kolay ulaşım, iklim ve kimlerle seyahat edeceğim gibi faktörler de seyahatlerimin konseptini belirleyecek.
Paris – Colmar – Strazburg
2020’de turizm sektörünün daha da gelişeceğini düşünüyorum. Özellikle ülkemizin tanıtımı ve kaliteli turist sayısını arttırmak için Avrupa’da daha iyi yayınlar yapılması gerekiyor. Tabii öncesinde talebi karşılayacak kapasite ve personelin de olması şart. Bizim şu an için bunu karşılayacak durumumuz yok. Örneğin Ayder yaylası ve Uzungöl… İzinsiz yapılaşma ile doğa katlediliyor. Biz turistlerin bu konuda tek yapabileceği doğayı ve çevreyi temiz tutmak diye düşünüyorum.
Ancak büyük ölçekte tarihi alanların korunması, ekoturizmin geliştirilmesi, doğayı koruma kanunu, çevre temizliği gibi konularda çalışmaların yapılması gerekiyor.
Ben de yaptığım seyahatlerde temizliğe, tarihi alanların korunmasına, insanlara saygıyla yaklaşmaya ayrıca özen göstermeye çalışıyorum.
2020 yılı içerisindeki seyahatlerimin konseptini de her zaman olduğu gibi tarih, kültür ve keşfetmek belirleyecek.
Üsküp – Saraybosna – Belgrad
2020’nin en çok konuşulan konusu kesinlikle UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası olacak. Hele ki Türkiye’nin uzun yıllar sonra bu kadar iyi olduğu bir dönemde, ülkemizin gözü kulağı maçlarda olacaktır. Tabii öne çıkan seyahat rotalarını da maçların oynandığı şehirler belirleyecek.
Benim gezilerimin odağını ise mevsim ve bütçe faktörünü de göz önünde bulundurarak macera, kültür, tarih ve deniz tatili belirleyecek. Avustralya gezim deniz, macera ve keşif odaklı olacak. Hindistan kültür odaklı, Avrupa‘daki bir kaç şehir ise tarih odaklı.
Seyahatlerimde insanlara ayak uydurmaya, empati yaparak onların hayatına ortak olmaya çalışıyorum. Örneğin Hindistan’da tuk-tukla, Japonya’da Shinkansen trenleri ile geziyorum. Ara yerlerde, meydanlarda, sokaklarda rastgele dolanıyorum. Sorgulamadan, anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.
Instagram, seyahat tercihlerini etkileyen bir mecra olsa da Youtube’un giderek daha çok güçleneceğini düşünüyorum. Daha uzun ve detaylı videolar daha önemli bir hal alacak. Turizm sektörümüz açısından da Akdeniz’deki şehirleri ve lokasyonları daha iyi anlatmalıyız diye düşünüyorum. Mesela Likya Yolu’nun değeri hala bilinmiyor.
2020 yılında yapacağım seyahatlerin konsepti festival ve deneyim odaklı olacak. Seyahatlerim esnasında yerel pazarları gezmeyi ve esnaf bölgelerindeki yerleşik yerleri seviyorum. Ayrıca bol bol insan tanımaya ve sohbet etmeye çabalıyorum.
Bu yıl içerisinde turizm sektöründe en çok konuşulacak konuların başında deneyim ve sosyal medyanın olacağını düşünüyorum. Instagram da yaptığım seyahatleri ciddi şekilde etkiliyor.
Keşfetmek ve ruhumuzu tatmin edecek yerler seçmek… Kesinlikle 2020’nin öze çıkan trendleri bunlar olacak.
Ben de uzun uzun bir yere bağlı kalmayı ve seyahatimi farklı şeyler keşfetmeden tamamlamayı çok tercih etmiyorum. Bu nedenle seyahatlerimin konsepti genel olarak roadtrip üzerine kurulu.
Seyahate çıkmadan evvel gideceğim şehrin insanları neler yapıyor, nerelere gidiyor, neleri tercih ediyorsa onları öğrenmeye çalışıyorum. Yerel halk gibi gezmeyi seviyorum. Elbette şehirde turistik olarak görülmesi gereken yerleri de görüyorum, fakat bilinmeyen yerleri keşfetmeyi daha çok önemsiyorum.
Münih – Floransa – Fransa‘nın Alsas bölgesi
Seyahatlerimi planlarken daha önce yaşamadığım türden bir deneyim sunan rotaları öncelikli olarak seçmeye çalışıyorum. Farklı bir doğa ya da farklı kültürler beni kendine çekmeye yetiyor. Deniz tatilleri ise vazgeçilmezim.
Ayrıca gittiğim yerlerde çevreye ve doğaya saygılı davranmaya çalışıyorum. Tayland ve İtalya gibi ülkelerin “overtourism” konusundaki katı politikalarının da doğru olduğunu düşünüyorum. Eğitimsizlik ve para hırsı, bazı şehirleri düzeltilemeyecek noktalara götürüyor. Bu sebeple 2020’de deneyim odaklı geziler popülerliğini sürdürürken, yeşil turizm ve çevre bilinci kritik başlıklar olarak karşımıza çıkmaya devam edecek.
2020’de seyahatler bir iç yolculuk gibi olacak. Artık okuduğumuz kitapların konusu bile değişti, fazlasıyla kendimizle ilgili olduk. Turistik seyahat önerilerine değil de iyileştiren seyahat önerilerine kulak veriyoruz. Dönüştürücü seyahat olarak anılan, huzur veren yerlerin trend olacağını düşünüyorum.
Bu ara kökenlerimize inmek, astrolojik olarak hangi ülkeye gitmemiz ve gitmememiz gerektiği çok konuşuluyor. Belki de bunları test etmek için bu tip seyahatler eklenecek hayatımıza. Mesela ben Atina ve Londra’da aşkı bulabilirmişim. Bu bilgi bana seyahat planı yaptırır. 🙂
Diğer yandan Netflix’in hayatımızın tam ortasında olmasıyla dizilerin ve belgesellerin geçtiği yerleri gidip görmek de istiyoruz. Kürk Mantolu Madonna da eminim ki Berlin’e çok insan götürmüştür.
Ayrıca 2020’de de yine vizesiz gidilebilen yerler ve ucuz ülkelere seyahat konuşulmaya devam edilecektir.
Yurt dışı seyahatlerimde mümkün olduğunca turistik aktivitelerden kaçınıyorum. Daha çok “Burada yaşasaydım neler yapardım?” diye düşünerek geziyorum. Seyahat öncesinde araştırma yapıyorum ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini öğreniyorum. Ayrıca tek başıma seyahat etmeyi de çok seviyorum.
Dönüştürücü Seyahat Nedir?
Hızlı ve stresli metropol hayatı çoğu insan için oldukça yorucu. Bu yüzden seyahatlerde dinginleşmek ve ruhani açıdan rahatlamak çok önemli. 2020’nin trend gezi türlerinden olan dönüştürücü seyahatler, gezginlerin kendilerine iyi gelecek lokasyonları belirlemesi olarak açıklanabilir.
Bu seyahat türü içerisinde gönüllü işlere katılabilir, ihtiyacı olanlara yardım edebilir ve yoga kamplarında sessizliğe gömülebilirsin.
2020’de turizm sektöründe nerede ne yenir, vize serbestliği ve kur farkları gibi konuların konuşulacağını düşünüyorum. Seyahatlerimde de yerel kültüre uygun davranmaya ve orada yaşayan insanların tavsiyelerine göre hareket etmeye çalışıyorum.
2020 yılında yapacağım seyahatlerin konsepti gurme, kültür ve kış sporları ağırlıklı olacak.
Brüksel – Saraybosna – Lviv
Yeraltı Yemek Kulüpleri Nedir?
Yaşadığımız çağ sebebiyle dışarıda yeme alışkanlıklarımız da değişiyor. Artık günlük hayatımızdaki sıradanlığı biraz olsun renklendirecek her türlü öneriye açığız. Bir süredir ABD’de “supperclub”, İngiltere’de ise “underground restaurants” olarak isimlendirilen restoranlar moda. Ünlerini kulaktan kulağa yayılmaya borçlu olan bu restoranlarda ne yiyeceğini ve kiminle aynı masaya oturacağını bilmiyorsun.
Farklı bir macera sunan bu “yeraltı yemek kulüpleri” 2020’nin trend gezi türleri arasında. Yeni nesil yemek deneyimi sunan restoranlar doğrultusunda geziler planlamaya ve sıradanlıktan sıyrılmaya ne dersin?
2020 deneyim yılı olacak. O yüzden gittiğiniz yeri yaşayın; turist olmayın. Ben bir yere gitmeden önce çok ciddi bir araştırma yapıyorum ve gittiğim yerleri yerel halk gibi deneyimlemeye çalışıyorum. Son yıllarda Venedik, Amsterdam, Barselona gibi şehirlerde overtourism sorunu mevcut ve turist fazlalığı, şehirlerin karakteristik özelliklerini bozuyor.
Eğer imkanım olsaydı turizm köyleri oluşturmak ve insanları turizm konusunda eğitmek isterdim. Ayrıca önümüzdeki dönemde “duygusal turizm” temasının önemli olacağını düşünüyorum. 50 yıl sonra torunlarımıza anlatabileceğimiz türden hikayeler yaşatan yerler bizim için önemli olacak.
Lviv – Belgrad – Saraybosna
2020’de popüler lokasyonların yerine sıra dışı lokasyonlara ilgi artacak. Daha çok “konseptli” seyahat türü göreceğiz. Gastronomi seyahatlerinde de bir artış olacak. Otellerin yerini ise daha yerel bir deneyim sunan konaklama çeşitleri alacak. Ayrıca microcation yani mikro yolculuk adı verilen 2-3 günlük kısa tatiller de çoğalacak.
Ben de 2020’de bir şehrin & ülkenin mimarî, kültürel, sanatsal dokusunu keşfetmek; özümsemek ve yaşam tarzını detaylıca gözlemlemek üzerine seyahatler gerçekleştireceğim.
Instagram’ı da az bilinen muhteşem güzellikteki yerleri, mekanları keşfetmek için kullanıyorum. Zaten trend konulardan bir diğeri de sosyal medyanın turizme etkileri olacak.
Ek olarak duygusal & deneyimsel turizm kavramlarını, ekoturizmi ve gönüllülük turizmini (volunteering tourism) sıkça konuşacağız.
Mikro Yolculuk Nedir?
Çoğumuzun uzun bir tatil yapmak ve planlamak için ne zamanı ne de yeterli deneyimi var. Özellikle çalışma hayatının yoğunluğu nedeniyle düzenli seyahat edemiyoruz.
Dolayısıyla günümüzün en önemli sorunlarının başında da bu uygun zaman ve boş vakit sorunu geliyor. Bu yüzden bir süredir iş ve seyahatin birleştirildiği birkaç günlük mikro seyahatler revaçta.
Aynı zamanda bütçe dostu olan ve kültürel doyuma da ulaştıran bu kısa yolculuklar, 2020 yolculuk trendlerinden.
2020’de gastronomi ve deneyime dayalı rotalar ile uygun bütçeli seyahatler ön plana çıkacak. Ben de seyahatlerimde yerel halkın gittiği yerleri ve yerel tatları denemeyi tercih ediyorum. Bazen otel yerine yerel halkın evinde konaklamayı tercih ettiğim de oluyor. Konforlu ulaşım ve Instagram da rotalarımı etkiliyor.
Turizm sektöründe bir şeyleri değiştirecek gücüm olsaydı kültüre, sanata ve gastronomiye daha çok yatırım yapardım. Örneğin gastro diplomasi, ülke politikası haline dönüşmeli. Peru, İspanya, Güney Kore gibi ülkelerin adımlarını izlemeliyiz. Turizme daha fazla önem verilmeli.
2020’de arkeoloji, edebiyat, tarih ve tabiat konulu tematik kültür rotalarının öne çıkacağını, bunların tanıtımlarının yapılacağını düşünüyorum.
Ülkemizde sahil turizminin yanında tamamlayıcı ürünlerin de devreye girmesi ve bu yönde desteklerin, projelerin artırılması gerekiyor. Orta ve alt gelir gruplarını da içine alan ürün yelpazesi gelişmeli, sosyal turizm anlayışı oluşmalı. Tur operatörlüğü ve acentecilik faaliyetlerinde yeni düzenlemeler de yapılmalı.
Ayrıca turizmden olumsuz etkilenen yerleri korumak adına bilinçlendirici cezai yaptırımlar da uygulanmalı.
Edebiyat Seyahati Nedir?
Kitap festivalleri ve edebiyat seyahatleri, 2020’ye damga vuracak gezi türleri arasında gösteriliyor. Dünya çapında hızla yayılan bu seyahat akımı; favori yazarın, kitabın ya da festivalin peşinden gitmeni sağlıyor.
Sevdiğin bir yazarın konuşmasını dinlemek, imza gününe katılmak ya da kitabın geçtiği yollarda yürümek bu seyahat türünün temelini oluşturuyor.
2020’de dünya çapında Noel pazarı turizminin öne çıkacağını düşünüyorum.
Ülkemizde açısından ise genel olarak turizme yeterli marketing değerinin verilmediğini düşünüyorum. Şehirlere dair içerikler ve lokal yerlerin tanıtımları doğru şekilde yapılamıyor.
Benim bu sene yapacağım seyahatlerimin konsepti; deniz tatili ve yerel kültürler olacak. Bir yere gitmeden önce şehrin kritik noktalarını araştıracağım yer ise Instagram olacak her zamanki gibi. Özellikle yemek yenilecek ve kahve içilecek popüler güzergahlara Instagram’dan mutlaka bakıyorum.
2020 yılında ekoturizm ve insanı daha çok doğaya katan turizm çeşitlerinde yükseliş olacağını düşünüyorum. Ben seyahatlerimde daha çok kültür ve tarihe odaklanacağım. Doğu Anadolu şehirleri özellikle odağımda olacak. Yurt dışında ise görmediğim yerlere vakit ayırmak istiyorum.
Bir seyahat yazarı ve blogger olduğum için algıda seçiciliğe sahibim. Henüz görmediğim yerler konusunda da bilgi sahibi olabiliyorum. Tabii merak etmek ve okumak bunun temel sebebi. Instagram da bu bilgi akışını görsel olarak sağlayan ve içimdeki dürtüleri harekete geçiren en etkili mecralardan.
Turizme dair en büyük sorunların ise sürdürülebilirlik-ekoturizm, kısa sezonlar ve turizm çeşitliliği olduğunu düşünüyorum. Yeni rotalar hep ilgi uyandırıyor. Dünyada yeni diyebileceğimiz bir yer yok ama bizim halkımızın henüz keşfettiği ve görmek istediği yerlere ilgi bazen bir çığ gibi büyüyebiliyor. Kars, Isparta, Lviv gibi… Her şehrin güçlü olduğu birincil değerlerin ortaya çıkarılıp geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ekoturizm Nedir?
Turizm çoğu ülkenin en önemli gelir kaynağı ve iş potansiyeli konumunda. Ancak tüm dünyaya yayılan endüstriyel atıklar, ekolojik dengenin bozulması ve kültürel mirasların yok olması gibi problemler, farklı bir düşünce biçiminin doğmasını beraberinde getirdi.
Ekoturizm; yaban hayatını ve yerel halkın kültürünü korumaya yönelik “sorumlu” bir seyahat şekli. Yerel halka, doğaya ve çevreye duyarlı olmayı önemseyen bu gezi türü, son yıllarda tüm dünyaya yayılmış durumda ve 2020’nin de ön önemli seyahat trendlerinden biri olacak.
Sokak kültürü, lezzeti ve yaşamının daha etkin olacağı bir yıl bekliyorum. Tabii bunda sosyal medyanın etkisi büyük. Gidilen yerler paylașılabilir olunca daha değerli görülüyor. Ayrıca 2020’de insanları tetikleyen diğer unsurlar da festivaller ve yeme içme kültürü olacak. Özellikle son zamanlarda çevremde bu şekilde plan yapan, gitmişken bir festivale denk gelmek isteyen ya da gidilecek yeme içme mekanlarının listesini tutan arkadaşlarım var.
Bu yıl tek başıma seyahat etmeye devam edeceğim. Sıra dışı ve ilgi çekici yerlere ağırlık vermeyi düşünüyorum.
2020’de kur farklarından ötürü bütçeme daha uygun yerleri tercih edeceğim. Ama turizm için bir şeyler yaparken öncelikle cebimize girecek paradan çok turistlerin memnuniyetini düşünmeliyiz. Bugün yüzü gülen bir turist yarın 10 turist demektir.
Eskiden turizm, gelen turistleri gerçekten memnun etme odaklıydı. Günümüzde ise ne yazık ki günü kurtarmaya yönelik.
Ben de seyahate çıkmadan önce o ülkenin ekonomik ve siyasi durumuna, çok yol yapmadan ne kadar fazla yer gezebileceğime önem veriyorum. Ayrıca seyahata çıkmadan önce de sosyal medyada araştırma yapıyorum. Instagram üzerinden takip ettiğim gezginler seyahat rotalarımı fazlasıyla etkiliyor.
2020’de sürdürülebilir turizm konusu gündemde olacak. Turistik yerlerdeki bilinçsiz betonlaşmanın mutlaka önüne geçilmeli. Ayrıca turistik bölgelerdeki trafik ve altyapı sorunları da çözüme kavuşturulmalı.
Turizmin getirdiği popülerleşme bazı şehirlerin kimliklerini de değiştiriyor. Doğa turizmi yapılan bölgenin korunması için gösterilen çabalara turistlerin de destek vermeleri gerekiyor. Hatta bölgeye yapılacak gezi öncesi turistler ekoturizm hakkında bilinçlendirilerek ve bölge halkına bu konuda destek vermeleri sağlanmalı.
Her şehrin bence kendine özgü bir ruhu var. Bu sebeple her gezi öncesi yaptığım “görmeden/yapmadan dönme” listelerim oluyor. Bu listelerle o ruhu yakalamaya çalışıyorum. Instagram da seyahatlerim açısından çok faydalı oluyor ve seyahat tercihlerime yön veriyor.
Instagram, seyahat tercihlerimdeki en etkili mecra. Ayrıca gideceğim yerlerdeki konaklama şartları da seyahat planlarımı etkiliyor. Seyahatlerim esnasında da yerel halk ile uyum sağlamaya ve sohbet etmeye çalışıyorum.
Genel olarak fiyat politikalarının ve siyasi karmaşaların da turizmi kötü etkilediğini düşünüyorum. 2020 seyahat trendlerini de yine bu iki faktörün belirleyeceğini söyleyebilirim.
2020’de, zaten revaçta olan ekoturizmin daha da ön plana çıkacağını ve fazlaca konuşulacağını düşünüyorum. Doğa odaklı turizm ülkemizde ve dünyada yaygınlaşacak. Ben de seyahatlerimde turistik aktivitelerden uzak durup daha yerel ortamlara girmeye çalışıyorum. Lüks bir otelde şehirden izole bir konaklama deneyimi yerine Airbnb’den o şehrin ruhuna uygun evleri kiralıyorum. Yerel halkın gittiği mekanlara gitmeye özen gösteriyorum.
Instagram’da gördüğüm yerler, seyahat planlarımı büyük ölçüde etkiliyor. Gördüğüm tek bir fotoğraf ya da videodan etkilenip bir yerlere gitmişliğim oldu. Özellikle Instagram’daki deneyim odaklı paylaşımlar beni o deneyimi yaşamak için motive edebiliyor. Ama bu overtourism sorununu da beraberinde getiriyor. Fazla turist alan noktaların çevresindeki diğer alanların da ön plana çıkarılarak turist sayısını dengelemek gerektiğini düşünüyorum.
Küresel ısınmaya ve iklim değişikliklerine tepkiler çığ gibi büyüyor, insanlar birçok doğal güzelliği kaybolmadan görmek istiyor. Doğal bölgeleri farkındalık yaratmak adına daha çok ziyaret ediyorlar.
Ben de 2020’ye Avusturya‘da başlamak istiyorum. Özellikle Hallstatt’tan Kuzey Almanya’ya kadar bol duraklı bir seyahat yapmayı düşünüyorum. Ülkemiz adına da Doğu Anadolu Bölgesi’nin bir mücevher kutusu olduğunu düşünüyorum; fakat tarihsel ve kültürel değerlerimize vurulan darbeler beni üzüyor.
Ancak benim için toplumsal değerler de çok önemli. Seyahatlerimde toplum kurallarını çok önemsiyorum. Özellikle yazılı olmayanlar. İnsanların hangi yönden yürüdüğü, merdivenlerin neresinden ilerlediği ve birbirlerine davranışları. Örneğin İsveç‘te bir market alışverişi yaparken onlarca kişiyle selamlaşıyor, kapılarda birçok kişiye nezaket gösterip yol veriyorum, güçlü bir iletişim yönleri var ve buna dahil olmak bana enerji veriyor. Ya da toplu taşıma kurallarına uymak… Bir yere ilk gitmeden önce insanların yaşam tarzı hakkında biraz bilgi topluyor gittiğimde de bir süre bunu gözlemliyorum. Bu işlemden sonra o toplumun içinde yabancılık çekmiyorum. Endonez’yadan Meksika’ya hiç dillerini bilmediğim insanlarla güzel anılar ve arkadaşlıklar edindim böyle 🙂
Londra – Kopenhag – Stockholm.
Müzik festivalleri 2020’de trendi belirleyecek. Ayrıca Berlin‘in daha çok merak edileceğini ve popülerleşeceğini tahmin ediyorum. Seyahatlerimde öncelikle o bölgenin çevresel dokusuna zarar vermemeye özen gösteriyorum. Şehirde yaşayanların ritmini hissetmeye çalışıyorum. Yerel halkla iletişim kurmaya, eğlenmeye ve kültürü keşfetmeye özen gösteriyorum.
Güzel içerikler çıkarabileceğim yerler önceliğim oluyor. Turizmimiz adına ise sadece yaz sezonuna değil, bütün sezonlara yayılan bir turizm anlayışına sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ekonomik şartlar dolasıyla 2020’de yurt içi seyahatlerin ve vizesiz gidilebilecek yerlerin popülerliğini koruyacağını düşünüyorum. Kendi adıma ise bahar aylarına özel kültürel turlar, yazın deniz ve koy odaklı kıyı gezileri, yıl içinde ise mümkünse Kuzey Işıkları gibi deneyim odaklı bir seyahat planlıyorum.
Bir blogger olarak gittiğim yerlerde çekim yapmak benim için tabii ki önemli, ama önceliğim bu değil. Bazen Instagram’da bir yer görüp orayı gezi planıma alıyorum, ama o geziyi sadece bunun için yapmıyorum. Seyahate çıkmadan önce de o bölge yaşayan insanlar tarafından yazılan blog yazılarını okuyorum. En popüler kafeleri değil, daha az bilinenleri ziyaret ediyorum.
Gitmeden önce mutlaka yerel yemekleri araştırıyorum ve gittiğimde tadıyorum. Yiyecek pazarlarını, ikinci el pazarlarını, kütüphaneleri gezmeye de özen gösteriyorum.
Lviv – Saraybosna – Roma
2020’de klasik rotaların yerine ilginç ve deneyim odaklı seyahatlerin öne çıkacağını düşünüyorum. İnsanların pek haberdar olmadığı rotalar konuşulacak. Ayrıca kalabalık turlar yerine bireysel seyahatler daha çok tercih edilecek.
Ben seyahatlerimde turistik noktalardan ziyade yerel halkın gittiği yerleri görmeyi tercih ediyorum. Mutlaka yerel bir arkadaş edinmeye ve mümkün olduğunca çok kişiyle sohbet etmeye çalışıyorum. Instagram’da daha önce görmediğim bir yeri görünce içimde oraya gitme isteği de uyanabiliyor.
2020 benim adıma daha çok iş seyahatlerinin öne çıkacağı bir yıl olacak diye düşünüyorum. Son zamanlarda daha önce görmediğim şehirleri görmeye özen gösteriyorum. Tabii eşimle ortak zevklerimize hitap eden sıkılmayacağımız yerler olması da önemli.
İnsanlarının büyük bir kısmının Instagram’da paylaşım yapabilmek için bazı rotaları tercih ettiğini düşünüyorum. Yaptığım bazı seyahatlerde bununla karşılaşıyorum. Kendi adıma ise Instagram’ın seyahat tercihlerimi etkilediğini söyleyemem.
Remote Working (Uzaktan Çalışma) Nedir?
4.5G teknolojisi gibi yenilikler sayesinde işe uzaktan bağlanılan seyahatler hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Bu seyahat biçimi sayesinde hem istediğin gibi seyahat edebilecek hem de nerede olursan ol çalışabilecek, e-postalarını kontrol edebileceksin.
Bu gezi türünde hazırlaman ya da yapman gereken işlerin varlığı önemli değil. Yeter ki gideceğin yerlerdeki teknolojik altyapı yeterli olsun, açık çalışma alanları bulunsun.
2020’de tatil ve hikayeleri birleştiren rotaların, yeni maceraların öne çıkacağını düşünüyorum. Yeme içme ve farklı eğlence kültürlerinin, 2020’nin konuşulacak konularından olacağını söyleyebilirim.
Gittiğim şehirlere de kılık kıyafetten tutun da yeme içme biçimine kadar ayak uydurmaya çalışıyorum. Ülkemiz adına da turizm bölgelerindeki yüksek fiyatların ve maliyetlerin sorun teşkil ettiğini düşünüyorum.
Ben kasabaları daha çok seviyorum. Seyahatlerimde kasabalara gitmek ve doğanın peşinde olmak daha çok keyif veriyor açıkçası. Şehirlerde ise yerel yemek mekanlarını ve antika pazarlarını ilgi çekici buluyorum.
2020’de ekonomik seyahat seçeneklerinin öncelikli olacağını düşünüyorum. Ayrıca Barselona, Venedik gibi merkezlerin overtourism’den etkilendiği kanaatindeyim. Ülkemizde ise Antalya, İstanbul ve Kapadokya gibi yerlerin dışındaki bölgelerimizi iyi tanıtamadığımızı söyleyebilirim. Bolu, Artvin, Gaziantep gibi çok değerli yerlerimiz var; fakat buraları ön plana çıkaramıyoruz. Burada yerel yönetimlerin geri planda durmalarının ve yerel halkın yaşadıkları yerin gerçek değerinin farkında olmamasının da etkisi var tabii. PR çalışmalarına daha çok öncelik verilmeli diye düşünüyorum.
İkinci Şehirlere Seyahat Nedir?
İkinci şehirlere seyahat kavramı; bir ülkenin majör, yani ilk akla gelen şehrini pas geçip daha az bilinen şehrine seyahat etmeyi değerli bulan bir trend. Bu gezi türü, kalabalıktan uzak olmayı sevenler ve daha uygun bir bütçeyle seyahat etmeyi düşünenler için oldukça uygun.
2020’de turizm sektörü açısından en çok konuşulacak konuların başında vizesiz seyahat edilen ülkeler gelecek. Ben de seyahatlerimde popüler noktalar yerine daha yerel mekanları ziyaret etmeyi tercih etmeyi düşünüyorum. Özellikle Instagram’dan gidilecek yerler konusunda ilham alıyorum. Seyahatim öncesinde sosyal medya hesaplarımdan paylaşacağım içerikleri önceden belirliyorum. İçerikler için gerekliyse rotama başka noktalar da ekliyorum.
Ancak bazı şehirleri turizm fazlalığının kötü etkilerinden kurtarmak için seyahat tarihlerini sezon dışına kaydırmanın pratik bir çözüm olacağını düşünüyorum. Ayrıca turistik bölge ve şehirlerin otel, ev ve alışveriş merkezleri ile doldurulmasının da önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum
Gittiğim yerlerin kültürlerini araştırıyorum ve oradaki kurallara uymaya çalışıyorum. Özellikle Uzak Doğu gibi kültürleri bizimkinden çok farklı olan yerlerde bu çok önemli. Seyahat önceliklerim ise kültür, sanat ve deniz tatili odaklı oluyor. Sosyal medyanın tercihlerimi etkilediğini de söyleyemem. Gideceğim yerlere kendim karar veriyorum.
2020’de ekonominin turizm sektörünü etkileyeceğini düşünüyorum. Özellikle ülkemiz için seyahat trendlerine döviz kurları yön verecek. Paramızın değerli olduğu ülkeler daha çok tercih edilecek. Ayrıca birçok şehirde görülmeye başlanan overtourism’in fiyatları iyice yükselteceğini ve hayat konforunu da düşüreceğini söyleyebilirim.
Ben seyahatlerimi daha çok festival odaklı yapıyorum. Birçok ülkede festival alanları, alıştığımız yerlerin dışına; dağlara, adalara, göl kenarlarına taşınıyor. Şu an şehirlerdeki trend, mindfulness (anın farkında olma) üzerine. Her yerde bu konuyu görüyoruz. Bence yaza doğru mindfulness temalı, dönüştürücü doğa seyahatleri ile sıkça karşılaşacağız.
Karşılaşmamız da gerek diye düşünüyorum. Seyahat alışkanlıklarının değişmesi gerek yoksa yakında birçok mirasımızı kaybedeceğiz. Seyahat bloggerlarının artık gezilecek görülecek yerler önerilerinin yanında overtourism, turistlerin alması gerektiği sorumluluklar vs. üzerine de konuşmaları gerekiyor.
Ben olabildiğince seyahatlerimde gittiğim yerlerdeki toplumsal kuralları öğrenmeye çalışıyorum. Bence seyahatteki en önemli konuların başında bu geliyor. Geldiğiniz yerin kurallarını unutup, her şeyi baştan anlamaya çalışmak. Bir de eğer şehre arkadaşlarımla turist olarak gidiyorsam “lokallerin” gittiği yerleri aramaya çalışmıyorum. İnsanların huzurunu kaçırmaya gerek yok 🙂
Ayrıca gittiğim yerlere tekrar gitmeyi de çok seviyorum. Bir şehrin tekrar tekrar içinde bulunmak beni mutlu ediyor. O yüzden bir yere seyahat ederken genelde bir önceki seyahatimi düşünüyorum.
2020’de farklı konseptler çıkacak düşüncesindeyim. Özellikle doğa ile bağlantılı festivaller karşımıza çıkacak. Bir diğer başlık ise salt bir yere gitmek değil orada yaşadığın deneyim olacak. Bu da “her şey dahil” mantığını köklerinden sarsacaktır.
Ben de seyahatlerimde turistik bölgelere gitmek yerine yerel halkın günlük rutinlerini öğrenmeye çalışırım. Hiç ummadığınız bir sokaktan yepyeni bir dünya çıkabilir. 😉
Veganizm
Veganizm; %100 bitki esaslı beslenmeye dayalı olan, her türlü hayvansal gıdayı ve hayvansal ürünü kullanmayı reddeden bir yaşam biçimi. Günümüzde hayli revaçta olan bu yaşam biçimi, dünyanın hemen her yerinde kabul görmüş durumda.
Kendilerine ait güçlü bir topluluğa da sahip olan veganlar için vegan beslenme alışkanlıklarına değer veren farklı seyahat rotaları bulunuyor. Veganizm ve vegan seyahatler 2020 yılının en çok konuşulacak konularının başında geliyor.
***
DNA Seyahati
DNA seyahati, gen haritanın izini sürebileceğin ve geçmişine doğru gidebileceğin gezi türlerinden biri. Köklerini araştırabileceğin, geçmişine ışık tutabileceğin, özüne dönebileceğin bu seyahat biçimi, 2020’nin öne çıkan seyahat trendlerinden. DNA seyahati ile kendine özel bir yol haritası çizebilir ve atalarının peşinden gidebilirsin.
2020 trendleri ve seyahat tutkunlarının önerileri sonrası nereye gideceğine karar verdiysen, vakit kaybetmeden uçak biletini almayı unutma 🙂
Leave a Reply