…
2. Dünya Savaşı yılları. 1942-43 olabilir. Elias Canetti, Nobel ödüllü bir yazar. Çekoslovakya’dan İngiltere’ye kaçmış, orada Londra yakınlarında bir çiftlik köyünde korunuyor. Kendi denemelerinde yazmış. Çiftlik, yumurta yetiştirip dağıtan bir ailenin yönetiminde. Her gün yüzbinlerce yumurta sandıklanıp Savaş Bakanlığı’nın dağıtım yerine gönderiliyor.
Her İngiliz vatandaşının günde bir yumurta yeme hakkı var. Bu çiftlikte bulunan Elias Canetti ile eşine de günde bir yumurta veriliyor. Çiftlik sahibi ve eşi de kendilerine birer yumurta ayırıyor.
Canetti şaşırdığını söylüyor. Orada, bakan yok, gören yok, sayan yok. Ama çiftlik sahibi de eşi de iki yumurta yemiyor. Her yurttaşın hakkı olan “günde bir yumurta” onlar için de geçerli.
İngiltere’nin o savaşı kazanmasına şaşmamak gerekiyor.
Bu “sosyal disiplin”, uygar ülkelerin toplumsal karakteridir. Eğer bir ülkenin “sosyal disiplini” varsa, orada yönetici ile yönetilen birbirine güven duyuyor demektir.
Uygar toplum budur.
Birbirine güvenen, birbirine destek olan, adalet içinde yaşayan, sözlerine güvenilen yönetenler ile desteğinde bilinçli yurttaşların uygar toplumu budur.”
Sosyal disiplini olmayan, güvensizliğin bulunduğu, insanları çıkarcı, fırsatçı toplumlara ise “yağmacı toplum” deniyor…. (Erdal Atabek. Cumhuriyet 16.3.2020)
Sayın Atabek’in yazdıkları günümüz için çok iyi, gerçekten çok anlamlı. Ancak işin trajik yanı aynı İngiltere’nin yaşadığımız şu “Korona Günleri”nde ilaç, hastane, tedavi olanaklarının gelecekteki “olası yetersizlik” durumuna karşı yaşlıları feda etmeyi, onları tedavi etmemeyi ve bir anlamda ölüme terk etmeyi tartışıyor olması ve hatta bunu uygulamaya geçirdiği iddiaları.
Bu bana Hitler dönemi Almanya’sındaki getto uygulamalarını anımsatıyor.
Aman diyelim! Genellikle insanlığımızdan en çok uzaklaştığımız zamanlar böyle zamanlardır.
Ve yine aman diyelim, bizi böyle zor zamanlarda da asıl kurtaracak olan evrensel insani değerlerimizdir. Sevgi, güven, dürüstlük, adalet, eşitlik, empati, saygı, paylaşma, dayanışma, merhamet ve benzeri etik değerlerimizdir.
İnsanları önem sırasına dizemeyiz. İnsanlar, haklar açısından eşittir. Bir yaşlıyı feda etmek, ölüme terk etmek demek, “insan öldürülebilir” demektir. Bu, etik olarak kabul edilemez.
Ve insan, zor zamanlarda da insan kalmayı becerebilendir.
16 Mart 2020
Leave a Reply