
Son dönemlerde, şirketlerin dijitalleşmeye olan eğilimlerinin artması, analitik projeler sayısının da artışına olanak sağlıyor. Bu projelerle şirketler, teknolojiyi ve yetişmiş insan kaynağını daha etkin kullanarak problemlerini çözüyor ve rakiplerine karşı rekabet avantajı elde etmeye çalışıyorlar. Analitik projeleri oluşturan ekiplerin üyeleri farklı yetkinliklere, karakterlere veya özelliklere sahip olabiliyor. Proje ekibinin bünyesinde farklılıkları barındırması, proje boyunca iletişimin düzgün bir şekilde sürdürülebilmesinin önemini vurgular. Bunun dışında, proje süresince temel düzeyde kullanılan veri dilinin (analitik projelerinin ana girdisi) anlaşılması için proje paydaşlarının veri okuryazarlık seviyesi ve eğitimi kritik önemdedir. Bu yazımda, analitik proje ekip üyeleri hakkında kısa bir bilgi vererek ekip içi iletişimin neden önemli olduğunu ve ekip üyelerinin veri okuryazarlık eğitimlerine neden ihtiyaç duyduğunu irdeleyeceğim. Şirketlerin neden veri okuryazarlık kültürünü oluşturması gerektiğine vurgu yapacağım.
Proje Ekibi Hakkında
Matematiksel ve istatistiki modelleri ve yaklaşımları (makine öğrenmesi, optimizasyon, ekonometrik gibi) konu alan ileri analitik projeler, kurumun pazarda daha sağlam yer edinmesini sağlayarak ve teknik bilgi birikimini artırarak teknik, operasyonel ve ekonomik olarak gelişmesine vesile olan araçlardır. Bu projeler, kurumun karşılaştığı problemlere bir çözüm sunar ve buna ek olarak gelecekte “core competency”sini güçlendirecek yeni edinimler de sunabilir. Belirli bir zamanda bitirilmesi öngörülen bu projeler, farklı aktörlerden ve disiplinlerden oluşabiliyor. Proje kapsamına ve ihtiyacına göre proje ekibi farklı aktörlerden oluşturulabilir ancak bu tip projelerde sıklıkla yer alan aktörler; iş kolları, bilgi teknolojileri (BT) ekibi ve analitik ekiptir. İş kolları genellikle operasyonel süreçleri, kısıtları ve kuralları detaylı bir şekilde paylaşan ekiptir. İleri analitik ekipleri, problemin yapısına göre analiz yapan, veri ışığında içgörüler bulan ve çözüm yaklaşımını veya modeli inşa eden ekiptir. BT ekibi ise inşa edilen modelin uygulamaya geçmesinde rol oynayan yazılımları ve geliştirmeleri yapar ve analitik ekibin çalışacağı ortamı ve verileri erişebilir kılar. Her bir aktör için yazdığım bu sorumluluklar temel seviyede beklenenler olup değişkenlik gösterebilir.
İleri Analitik Projelerinde Yaygın Proje Ekibi

Anlaşılacağı üzere, proje ekibin her bir paydaşı farklı niteliklerde ve yetkinliklere sahip bir şekilde projede yer alıyor. Şimdi, paydaşların sahip olduğu farklılıklarla ekip içi iletişimi arasında ilişkiyi inceleyelim.
Ekip İçi İletişimin Önemi
Yazı kapsamında tartıştığımız analitik projeler, dijital bir ortamda veriyle iş yapmayı gerektiriyor. Tabii ki problemlerin asıl sahibi olan iş kolları iç müşteri olarak proje ekibine katılıyor. Çok çeşitli bilgi birikimine sahip bireyler, farklı kişilikler, karakterler projenin geliştirilmesinde ve tamamlamasında pozitif yönde etki edebilirken bazen de negatif etki edebiliyor. Kullanılan dil, ses tonu, kelime projeyi başka seviyelere çekebiliyor. Burada değinmek istediğim iletişim şekli kişilik ve karakterlerden bağımsız olarak ekiplerin kullandığı terimler üzerinedir. Özellikle veri dili üzerinden kullanılan terimler… Bir ekibin kullandığı terimlerden, bir diğer ekibin anladığı başka, öbür ekibin anladığı bambaşka olabiliyor! Bu, projede zaman kaybına neden olabiliyor ve bazen yapılan toplantılarda hep aynı şeyler konuşuluyor gibi gelmesine sebep olabiliyor. Verimsiz toplantılar… Önemli nokta olarak ekip üyelerince terimlerde, konuda, yaklaşımda hizalanma konusu gün yüzüne çıkıyor. Eminim bu durum sadece projelerde değil yaptığınız hemen hemen her toplantıda sıklıkla karşınıza çıkıyordur. Yanlış anla(şıl)ma, proje kapsamında yapacağınız işte de bir netlik sağlamayabilir ve dolayısıyla yapacağınız işlerde bir gecikmeye neden olabilir. Hatta yanlış bir işe bile sebep olabilir! Bu durumdan performansınız dolaylı yoldan etkilenebilir. Proje görüşmelerinde ekip üyelerinin daha açık, sade ve her seviyeye uygun bir dil kullanması, bilgilerin ve fikirlerin aktarımını daha kolaylaştırır ve ekibin aynı doğrultuda hizalanmasına yardımcı olur.
Veri Okuryazarlığı Neden Kritik?
Ekip içi iletişimi güçlü kılacak eylemlerden birisi, ekip üyelerinin hizalanmasına yardımcı olacak aksiyonların alınması olacaktır. Analitik projelerde diğer paydaşlarla hizalanmaya yardımcı olacak aksiyonlardan birisi veri okuryazarlık eğitimidir. Bu eğitim, güvenilir ve kaliteli verinin nasıl oluşturulacağı, hangi verilerle değerlendirme yapılacağı, veriden nasıl ve ne yolla bilgi edinebileceği, hangi tool veya programlar yardımıyla verilerinin işlenebileceği, karar verme süreçlerine veriden elde edilen içgörünün nasıl katılacağı gibi pek çok modülü kapsar. Eğitim içeriğinde genellikle temel istatistik ve matematik, veri toplama ve sorgulama yöntemleri (SQL vb.), veri işleme toolları (Excel, SPSS, Minitab vb.) ve programlarından (Python, R, Spark vb.) vardır. Carl Anderson’un “Creating Data-Driven Organization” kitabında tanımladığı analytics value chain, şirketlerde veri toplamadan veriye dayalı karar verme noktasına kadar ki akışı temsil eder. Buradaki bu akışın pürüzsüz bir şekilde akmasında, yukarıda tarif ettiğim eğitim modüllerinin her birinin ayrı rolü vardır ve her bir modül aslında bu akışın girdileridir. Şirketlerin analitik değer zincir yapısını benimsemesi, veri okuryazarlık eğitimlerini başlatmasına ve böylelikle iş sonuçlarına etki edecek veri güdümlü karar verme sürecini ve kültürünü inşa etmesine katkı sağlar.
Carl Anderson, kitabında alıntıladığı bir çalışma aracılığıyla veri güdümlü bir şirketin daha az veriyle haşır neşir olan emsallerine göre yüzde 5-6 oranında daha fazla çıktı ürettiğini ve daha verimli olduğunu belirtmiştir. Bu sonuç, şirketlerin veriye dayalı çözümler üretmesi halinde, kaynaklarını nasıl etkin yönetebileceğinin ve elde edeceği fırsatların bir göstergesidir. Şirket boyutunda veriye dayalı bir karar verme ve yönetim kültürünün oluşturulması analitik birimlerin sorumluluğundadır ve bu birimler çalışanların hangilerinin ne seviyede hangi kapsamda ne kadar eğitileceğine de karar veriler. Şirketlerin her bir çalışanına farklı seviyelerde veri okuryazarlık eğitimi vermesi, şirkette veri güdümlü karar verme kültürü yaratılmasına temel oluşturulabilir. Böylelikle, veriden elde edilen örüntüler ve içgörüler, şirketlerin yatırım, operasyonel, teknik kararlarına girdi olur ve daha rasyonel bir karar alınmasını mümkün kılar.
Dijitalleşmenin artması, analitik projeleri layıkıyla tamamlamak için hangi kademe veya birimde olursa olsun her çalışanının farklı düzeylerde (temel, orta, ileri gibi) veri okuryazarlık eğitimi almasını zorunlu kılıyor. Şirketlerin bu tip eğitimleri çalışanlarına sunması günden güne artıyor. Kimin hangi seviyede bu eğitimi alması gerektiği, kişinin yaptığı işle orantılı bir şekilde belirleniyor. Örneğin, ileri analitik birimi içerisinde, üst yönetimin bilmesi gereken seviye daha makro boyutta olması gerekirken, analitik uzmanların bilmesi gereken seviye daha mikro seviyede olması gerekir. İleri analitik projelerde yer alan diğer ekiplerin (iş kolları ve BT) ise temel düzeyde bilmesi yeterlidir. Bu bilgiler dikkate alındığında, şirket genelinde farklı düzeyde eğitim verilmesi talebi ortaya çıkıyor. Şirketler bu eğitimi, kendi bünyesindeki eğitmenlerle verebileceği gibi dışarıdan satın alma yoluna giderek de bu talebi karşılayabilir. Bu eğitimlerin temel amacı, proje toplantılarında konuşulan konuda, yaklaşımda hizalanmadır ancak asıl şey çalışanda vizyon oluşturmaktır. Burada kastettiğim şey sonraki projelere kaynak sağlamak. Yani, doğrudan işin içinde olan ekiplerin problem analiz yeteneklerini geliştirerek ve bildiği çözüm yöntemlerinin ötesinde yeni yaklaşımları öğrenmesini sağlayarak algılarını açmaktır. Bir kişinin vizyonunu geliştirmesi, bulunduğu ekibinin vizyonunu, daha sonra bulunduğu/bulunacağı proje ekibin vizyonunu, daha sonra da şirketin vizyonunu geliştirmesine imkan verir. Kişisel gelişimin yanında topluluk gelişimine katkıda bulanacak bu durum, daha kaliteli ve kapsamlı işlerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir. Tüm bu eğitimlerle proje içeriğinde hizalanma veya kişide/toplulukta vizyon oluşturma çabaları, kurumda bir veri güdümlü karar verme kültürünün yaratılmasına destek olacaktır. Bunun yanında, şirketler, gerekli yetkinliklere ve bilgilere sahip “eğitilmiş” çalışana uygun tool veya programları sunarak, etkili iş sonuçları üretebilir.
Yeri gelmişken biraz da bu eğitimlerin nitelikleri üzerinde konuşalım. Bir eğitimin amacına ulaşabilmesi için eğitim kapsamının ve eğitimcinin çok keskin önemi vardır. Çalışma hayatım boyunda aldığım eğitimler çerçevesinde, genellikle eğitim kapsamının doğru belirlendiğini ama eğitimcinin vasat olduğunu gözlemledim. Eğitimcinin eğitimi de gerçekten çok önemli. Mükemmel teknik bilgisi ve konu hakimiyeti olmasına rağmen bilgi/tecrübe aktarmada sorunlar yaşanabiliyor. Şirketlerin bu durumu göz ardı ettiğini düşünüyorum. Vasat ve durağan bir anlatım öğretici hazırlanmamış bir materyalle desteklenirse, eğitim alan çalışanların dikkatini cezbetmiyor ve onları etkin dinlememeye doğru itiyor. Gerçi günümüzde online eğitim platformları, talep edilen eğitimleri sunuyor ve şirketler de bu platformların kullanılmasını teşvik etmek için maddi destekler veriyor. Sanırım burada iş biraz da çalışanlara yani bizlere düşüyor. Meraklı ve öğrenmeye açık kalmak ve sürekli kendini geliştirmeye adamak, kendimize yapacağımız en önemli bir katkı olacaktır.
Sonuç olarak, veri okuryazarlık eğitimiyle analitik model ve yaklaşımlarının etraflıca diğer çalışanlar tarafından da anlaşılması sağlanabilir. Her şeyden önemlisi, bu çalışanların günlük işlerinde analitik yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu fark edip ilgili analitik birimlerden iş problemlerini çözdürecek projeleri talep edilecek seviyeye gelmesidir. Proje ekibi içerisinde de temel seviyede veri dilinin konuşulduğu ortamdaki iletişimi de güçlendirecektir. Etkin kaynak ve zaman yönetimine olanak sağlayan bu eğitim ve dolaylı etkileri sayesinde şirketler, maliyetlerini düşürür, müşteriye erişimini ve onların memnuniyetini arttırır. Tüm bunları başarabilmek için ilk etapta şirketlerin analitik olgunluk seviyelerini belirlemesi ve sonrasında bu olgunluğu geliştirecek adımlar atarak veri kültürünü inşa etmesi gerekiyor. Eğer bu yol benimsenmezse verinin ne söylediğine bakılmadan kişiye bağımlı karar verme süreci devam eder.
https://hbrturkiye.com/blog/veri-okuryazarligi-kulturunu-olusturabilmek
Leave a Reply