Posted by: bluesyemre | February 21, 2022

Pandeminin Yarattığı Travma Sonrası İyileşmek için Zamana İhtiyacımız Var

Ormanlık bir yolun çimenli kenarında hızla koşuyordum. Birkaç dakika sonra sol ayağım bir çukurun kenarına takıldı ve bileğim burkuldu.

Yoğun acıdan dolayı şoka girdim. Adrenalin patlamasıyla başlayan bir dizi metabolik olgu gerçekleşiyordu. Evrimsel geçmişimizin bir kalıntısı olarak adrenalin, sağladığı enerji patlamasıyla bir avcıyı geride bırakmamıza yardımcı oluyordu. Adrenalinin birçok başka etkisi vardır. Acı hissetmemizi engeller, böylece o anda tehlikeden kurtulabiliriz. Aynı zamanda, bizi alarm haline geçirerek daha iyi ve hızlı kararlar vermemize yardımcı olur.

Tabii ki, bu tür şoklar fiziksel yaralanmaların yanı sıra psikolojik travmalardan da kaynaklanabilir. Hatırlarsanız pandeminin ilk günlerinde bildiğimiz dünyanın bir anda değiştiğini deneyimledik.

İlginç bir şekilde, bir şoku başka insanlarla beraber yaşamak insanları birbirine bağlıyor. Geçenlerde bir CEO bana “Pandeminin başlangıcı kolay kısımdı” dedi ve konuştuğum yüzlerce yöneticinin söylediklerini tekrarladı: “Bu inanılmaz deneyimi insanlarla paylaşmak ve odaklanmamızı sağlayan yoğun bir görev bilinci bizi motive ediyordu. Şirketi kurtarmamız, müşterilerimizi korumamız ve işleri yolunda tutmamız gerekiyordu. O ilk günler şimdiye kıyasla hafif kalıyor.”

Şok aşamasındayken, beyin o anı atlatmak için yapılması gerekeni yapmanızı sağlar. Asıl sorunlar şok geçtiğinde ve acı başladığında ortaya çıkar.

Kolektif küresel travmamızın ikinci aşaması olan acı aşaması, pandeminin bir veya iki ay içinde bitmeyeceğini anladığımız Nisan 2020 civarında başladı.

Ruhsal manada acı çektiğimiz bu dönemin uzun sürmesi, üç temel psikolojik ihtiyacımızın karşılanmamasından kaynaklanıyordu. İlk olarak, kesinlik ihtiyacımız sekteye uğradı. Hayatımız, kıyafetlerimizi nereye astığımız, ne zaman kahvaltı ettiğimiz ve ofise nasıl gittiğimiz gibi güvenebileceğimiz kalıplar üzerine kuruludur. Araştırmalar, basit kesinliklerin bile beyindeki ödül ağlarını harekete geçirdiğini, hafif belirsizliklerinse fiziksel acıya benzer ağları kullanarak güçlü tehdit tepkilerini harekete geçirebildiğini gösteriyor. Diğer bir deyişle, güvenilir kalıplarımızın olmaması ve birkaç günden ilerisini düşünemediğimiz durumlar kelimenin tam anlamıyla canımızı acıtıyor.

Karşılanmayan ikinci psikolojik ihtiyaç, kontrol veya özerklik arzumuzdur. Virüsle ilgili çıkan her yeni kafa karıştırıcı bilgi parçasıyla kontrol ve özerklik hissimizi daha da fazla kaybettik. Uzun bir süre boyunca, maskelerin etkisini, postalarımızı açmadan önce 48 saat beklememiz gerekip gerekmediğini veya marketten yiyecek satın almanın saçma veya potansiyel bir hayati tehlike olup olmadığını bilmiyorduk. Kontrole ihtiyacımız olduğu için yaptıklarımızın sonuçlarını bilememek rahatsız edici duygular tetikledi.

Son olarak, diğer insanlarla ilişki kurma ihtiyacımız vardır. Zor zamanlarımızda insanların desteğine ihtiyaç duyarız. Kapanmaların gelmesiyle bu olanak da ortadan kalktı. Teselli eden sarılmalar, bir arkadaşın dokunuşunun sıcaklığı, hatta başkalarının yanında olmak artık mümkün değildi. Bunlar yerine izole kalmanın acısını yaşadık. Araştırmalar, yalnız kalmanın sağlığa sigaradan daha zararlı olduğunu gösteriyor.

Bu yaz, aşılar yaygınlaştıkça acı azalmaya başladı ve belki de en kötü zamanları atlattığımızı düşündük. Ofise geri dönmeye ya da tatile gitmeye hazırdık. Sonra tabii ki Delta ve şimdi de Omicron geldi.

Böylece en çok acıya yol açabilecek rehabilitasyon veya iyileşme aşamasına geldik. Bu aşamada toparlanmamız, onarmamız ve gelişmemiz gerekiyor. Ancak bu noktada dışarı çıkmaya da evde kalıp çalışmaya da dayanamıyor olabilirsiniz. Geçtiğimiz aylarda öğrendiğimiz gibi, sekteye uğradığımızı hissettiğimizde hayal kırıklığına ve umutsuzluğa kapılmak çok kolay.

Özellikle iş yerindeki normal rutinlere geri dönmeye odaklandığımız bu son zorlu aşamadayken, elimizdeki zamanı biraz daha kolaylaştırmak için derine inmemiz gerekiyor. İşte iyileşirken dikkate alınması gereken üç fikir.

Çok hızlı hareket etmeyin.

Bileğimi burktuktan sonraki bir aylık buz tedavisi ve dinlenmenin ardından kaslarım zayıflamıştı, ama ben bunu bilmiyordum. Doktorumun tekrar koşabileceğimi söylediği tarihin biraz öncesinde tekrar koşmaya başladım. Birkaç gün sonra bileğimde şiddetli bir ağrı hissettim. Koşu ayakkabılarımı asıp bir ayı daha hayal kırıklığıyla geçirdim.

Tam iyileşmiş halinize yaklaştığınızı hayal ettikçe acele edip başka bir aksilik yaşama olasılığını artırırsınız. Çünkü bir şeyi tamamlamaya yaklaştıkça hızımızı artırma eğilimimiz vardır. Bitiş çizgisini görmek her şekilde daha hızlı koşmamıza ve ayrıca bitirmek adına her şeyi göze almamıza yol açabilir.

Pandeminin nasıl gideceğinden habersiz birçok şirket, sonbaharda ofise dönüş planları yaparak acele etti. Bazı firmalar, bu rehabilitasyon aşamasının ne kadar uzun süreceğini anlamadı ve çalışma sistemini birçok kez değiştirerek proje ekiplerini tükettiler. Diğer şirketler ofisleri yeniden açtı, ancak çalışanların ancak küçük bir yüzdesi ofise geri dönecek kadar güvende hissetti.

Bunlardan ne ders çıkarabiliriz? Büyük değişiklikler yapmadan önce ayak bileğinizin veya çalışanlarınızın gerçekten harekete geçmeye hazır olmasını bekleyin. Değişim planları yaparken süreci ağırdan alın ve herkese bu planları sindirmesi ve işlemesi için bolca zaman verin. Hassasiyetimiz hala devam ediyor.

İlerlemeyi takdir edin.

Hassasiyetten bahsetmişken, yaklaşık iki yıldır evden çalışmamız birçok sosyal becerinin körelmesine neden oldu. Toplum içinde nasıl medeni olunacağını, diğer insanlarla aynı odada olduğumuz bir toplantıda nasıl davranılacağını veya normal iş yeri stresini nasıl yöneteceğimizi unuttuk.

Körelmiş becerileri ve bu yüzden yaşadığımız zor duyguları isimlendirmek etkili bir yöntem. Araştırmalar, zor duygulara kelimeler koymanın bu duyguları bastırmaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Çünkü bu etiketleme, deneyimlerimizle duyumlar arasına mesafe koyuyor.

Bazı liderler, işler hızlı ilerlemediğinde hüsrana uğrayabilir. Ancak kademeli ilerleme iyileşmenin anahtarıdır. Beyinlerimizin uzun vadeli hedeflere ulaşması için daha küçük, ödüllendirici, dopamin salgılatan ilerleme işaretleri görmesi gerekir. Bu yüzden, ne kadar küçük olursa olsun tüm kazanımlarınızı kutlayın.

Unutmayın, hepimiz yaralı olarak çalışıyoruz.

Rehabilitasyon aşaması için belki de en önemli tavsiye sabırlı olmaktır. Sıkıntı çekilen dönemlerde kendine şefkat göstermek, daha istikrarlı bir yılmazlıkla orantılıdır ve iyi oluşa götüren bir etmendir. İyileşme ve izolasyon zamanlarındayken başkalarının da iyileşme yolunda mücadele ettiğini unutacak kadar içimize dönebiliriz. Araştırmalara göre, şefkat sayesinde hem kendimize hem de diğer kişilere karşı daha sabırlı olabiliyoruz.

Bu noktada şunu belirtmekte fayda var. Çalışmalara göre travmadan iyileşmek için gereken sürenin uzunluğu çok değişkendir. Bazı insanlar aylar içinde iyileşir, bazılarıysa yıllara ihtiyaç duyar. İster bireysel ister kurumsal düzeyde olsun, her iyileşmenin görünümü farklıdır. Bu nedenle, rehabilitasyon aşamasından güçlü çıkmak adına, insanlara bu süreci nasıl yaşadıklarından bağımsız şefkat göstermek çok önemlidir.

Son günlerde hala koşuyorum, ancak daha az sıklıkla. Bileğim iyileşse de tam olarak eski haline dönmedi. Bu yüzden sadece sahilde koşuyorum. Yollarda koştuğum zamanları özlesem de hâlâ rehabilitasyonda olduğumun farkındayım.

https://hbrturkiye.com/blog/pandeminin-yarattigi-travma-sonrasi-iyilesmek-icin-zamana-ihtiyacimiz-var


Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Categories

%d bloggers like this: