
“Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi”ndeki tepe nokta. Hepimizin erişmek istediği o ulaşılmaz taç çakra: Kendini gerçekleştirmek.
Maslow kadar Amerikalı psikolog Carl Rogers ile de özdeşleşen bu kavram, her insanda onu gelişime doğru yönlendiren bir kendini gerçekleştirme eğilimi olduğunu söyler. Kendini gerçekleştiren insanlar hayatın içinde kapasitesini tam olarak kullanan insanlardır ve bu sağlıklı olma halinin en üst şekli olup bireyin benlik kavramını ve özdeğer duygusunu da besler. Kendini gerçekleştirme ile koşulsuz sevgi arasında da bir bağ vardır çünkü varlığıyla barışık insan, dünyada daha mutlu şekilde var olabilen ve üretebilen insandır. Elbette bunu yapmanın türlü yolları var. Yaptığın işte kendini ortaya koymak kadar, sıklıkla bir hobide, tutkuyla bağlanılan bir amaç duygusunda da hayat bulan kendini gerçekleştirme hali, özellikle pandemi sonrası kısıtlanan yaşam koşulları ile daha çok iş hayatında kendini gerçekleştirme noktasında hapsoldu. Bu durum da mevcut iş-yaşam dengesinin bozulmasıyla beraber duygusal olarak da dengelerin sarsılmasını sağladı ve her şeyimizi iş haline getirdi.
Günümüzde ise, Maslow piramidi bu basamağın ötesinde bir noktaya daha evrildi. O son basamak “Üstünlük-Kendini Gerçekleştimek için Başkalarına Yardım Etmek” olarak tanımlandı.
Peki iş hayatı, özellikle de bürokrasinin hakim olduğu firmalarda bu iki basamağa ulaşmayı mümkün ve kolay kılıyor mu? Cevap, ne yazık ki “Hayır.” Kimi zaman bunu yapmak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Peki karşılaştığınız tüm dirençlere ve zorluklara rağmen bunu nasıl başarabilirsiniz?
Yaptığınız her işi bütün kalbinizle yapın ve kendinizi olduğunuz gibi kabul edin.
Siz yaptığınız işin herşeyisiniz. Karar mercii olmak değil, o işi yapan olmak da dünyadaki en kıymetli şeylerden biri. Çünkü eliniz değiyor. Bunun her zaman farkında olun ve o işe katabileceğiniz tüm benliğinizi katın. O zaman, olabildiğiniz herşey olduğunuzu hissedeceksiniz. Araştırmalara göre, kendini gerçekleştiren insanların özelliklerinden biri kendilerini tüm pozitif ve negatif yanları ile oldukları gibi kabul etmeleridir. Bu kişiye, büyük bir iç güç ve teslimiyet kazandırır ve yaptığı her işi tüm içtenliğiyle yapar. Bu da, hata yapsa bile sonucun başarı getirmesini sağlar. Tabii aynı zamanda, çevreyi ve doğayı da olduğu gibi kabul edin ki, içinde bulunduğunuz her durum ve koşulda fark yaratabileceğinizi bilin.
İşin küçüğü büyüğü yoktur, farklı düşünün.
Yeri geldiğinde bir bant yapıştırmak her şeydir. Çünkü yapıştırmadığınız bir bant kaybolan önemli bir katalog veya parça anlamına gelebilir. Çoğu kişi bunu böyle düşünmeyecektir. Siz düşünün ve farklı olun. Daha büyük kurumsal bir firmayı örnek alalım. Çalıştığınız kurumsal firmadaki temizlik personeli olmasaydı bir çöplük içinde çalışıyor, çay servisi yapan personel olmasa o sıcacık çayı içip nefes alamıyor olacaktınız. Bazen küçük görünen işler aslında çok büyüktür ve siz yapmazsanız başkası yapmaz. Siz her şeysiniz. Diğerlerinden farklı düşünüp hissettiğiniz anlar olacak, o anlarda en önce kendinize zaman tanıyın ve farklı düşünmenin hem size hem de içinde olduğunuz kuruma ne kazandırıyor olabileceğini gözden geçirin. En başarılı markalar farklı düşünen insanların avuçlarında yükselir.
Farklı düşünme ve kendini gerçekleştirme kavramı arasındaki bağa ışık tutan en güzel örneklerden birini Coca Cola markası hayata geçirdi. 1904 yılında kırmızı şişe ve “Drink Coca Cola” sloganı ile Maslow’un fizyolojik ihtiyaçlar basamağına ayna tutan marka, 1927 “Pure as sunlight” sloganı ile güven güdüsüne, 1937’de “America’s Favorite Moment” slogani ile ait olma güdüsüne, 2006 yılında Türkiye’de ”Coca Cola Tadında Hayat” sloganı ve ”Mutluluk Fabrikası” reklam filmiyle değer ihtiyaçlarına ve en son 2009-2015 yılları arasında “Mutluluğa Kapak Aç” ve “Tadını Çıkar” kampanyaları ile kendini gerçekleştirme basamağına ayna tutmuştur.
Anlam yükleyin ve yaşamdan zevk alın.
Kendini gerçekleştirmenin tek bir yolu yoktur. Bu sadece ünvan, makam, derece ya da rütbe değildir. Yaptığınız her işin bir anlamı vardır. Yoksa da, o işe siz anlam yükleyebilirsiniz. Çünkü elinizin değdiği herşey sizin hayata bakışınızı, iş yapma biçiminizi, değer yargılarınızı taşır. İşiniz sizsiniz. İşiniz sizin iziniz. Anlamı tam da burada bulabilirsiniz. Anlam bulduğunuz her şeyle birlikte yaşamdan zevk alma eşiğiniz biraz daha artacaktır. Böylece, yaptığınız iş sizin anlam olarak yarattığınız şey olarak dünyaya yansıyacaktır.
Bütünden parçaya gidin.
Her zaman büyük resme odaklanın. Bir barbie evinin odaları ve eşyaları olmasaydı o ev bir boşluktan ibaretti. Dünya da ve iş yerleri de böyledir. Küçük parçalar bütünü oluşturur ve büyük resim ancak küçük parçaların kendini gerçekleştirmesiyle ortaya çıkar. Yani siz kendinizi gerçekleştirdiğiniz için aslında büyük resim oluşuyor. Farkına varın. Platon’un idealar dünyası dediği şey de gerçeğin ta kendisiydi, yani parçalar bütünü oluşturur, bütün ise parçalarıyla kıymetlidir. Siz olduğunuz parçanın değerini bilin, dünya zaten fazlasıyla bilecektir.
Görünmeyeni görmeyi seçin, uyum sağlayın ve doğal olun.
Görünen her şeyin ardında bir de görünmeyen yan vardır. Ve genellikle o görünmeyen taraf daha gerçektir. “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir” sözü hep aklınızın bir köşesinde asılı dursun. Karşıdaki kişide gördüğünüzü sandığınız şey sizin algınızken onun hissi başkadır, olan bir olayın perde arkası her zaman farklıdır. Siz her zaman o anda görünmeyeni anlamak için biraz zaman verin hayata. O zaman daha gerçek olanı görecek ve daha iyi olana hizmet etmiş olacaksınız. İçinde bulunduğunuz durum ve koşulda veya işte, canınız çok sıkılıyor veya oraya ait hissetmiyor musunuz? Biraz durun ve o ortama, o ana uyum sağlamanın yollarını keşfedin. Kağıda yazmak işe yarar. Dışarıdan bakmanızı ve içinden geçtiğiniz yola uyumlanmanızı sağlar. Emin olun o yolun hayatınızın görünmeyen bir boyutuna hizmet etme amacı vardır. O amaç siz fark etmeden ruhunuza, kimliğinize işlediğinde, o zaman yol almaya başladığınızı da fark edeceksiniz ve ihtiyaç duyduğunuz değişim kendiliğinden hayatınıza gelecek.
Ve en önemlisi, her koşulda doğal olun. Agresif ya da hırçınlıkta değil, birleştiricilikte, duygularınızda, karşınıza yaklaşımlarınızda ve en önemlisi içinden geçtiğiniz süreçlere yaklaşımınızda doğal olun. Hiçkimse doğal olan biri kadar güçlü ve gerçek değildir. Ve kendini gerçek kılmanın en güzel yolu da budur.
Yardım edin.
Her zaman ve her koşulda, astınız da üstünüz de eşitiniz de olsa başkalarına el uzatın. Tartıştığınız, aynı fikirde olmadığınız anlar olacaktır. Böyle anlarda bile derin bir nefes alın ve ayağa kalkıp biraz yürüyün. Geri döndüğünüzde de sakince işinize devam edin ve her koşulda size ihtiyaç duyanlara yardım edin. Vermek, almaya giden yolun başlangıcıdır. Verdikçe daha özgür hissedersiniz. Çünkü karşıdaki kişiden önce siz o iyiliğe layıksınız. Unutmayın, varoluş bir bütündür. Yaptığınız şeyin değerini siz bildiğinizde, dünya da sizin değerinizi bilecektir. Böylece olduğunuz her yerde kendinizi gerçekleştirmiş olacak ve dahası dünyaya fayda sağlamış hissine kavuşacaksınız.
Maslow piramidinin en alt basamaklarında yer alan aidiyet ve koşulsuz sevgi kavramları en üst piramite ulaşmanın geçididir. Bunu fark ettiğinizde, her aşamanın aslında gerçek olduğunu görecek, ve yaşamda yürürken attığınız her adımda kendinizi biraz daha gerçek kılacaksınız.
İyi yolculuklar…
https://hbrturkiye.com/blog/is-hayatinda-kendini-gerceklestirmenin-puf-noktalari
Leave a Reply