Posted by: bluesyemre | May 5, 2022

Daha Az Söyle, Daha Çok Hisset: Minimalist İletişimin Gücü

Minimalizm, ilk olarak 1960’lı yıllarda Amerikalı bir grup heykel sanatçısı ve düşünür tarafından kavramsallaştırıldı. Fakat kökenlerine indiğimizde 1900’lü yıllarda modernizm döneminin ünlü ressamı Kazimir Malevich ve mimarı Ludwig Mies van der Rohe ile ilk sinyallerinin atıldığı söylenebilir. Minimalizm de kendisinden önceki birçok akım gibi ilk önce sanatta ortaya çıkmış, daha sonra farklı alanları etkilemiş ve günümüzde minimal yaşamminimal müzikminimal pazarlama gibi birçok yeni disiplin ortaya çıkarmıştır.

Minimalizm sözcüğü Fransızca’dan gelen “minimum” sözcüğünden türemiştir. Minimum kelimesinin anlamı ise, “bir şey için gerekli en az, en küçük miktar” demektir. Türkçedeki karşılığı ise “değişken bir niceliğin inebildiği en alt basamak” şeklinde tanımlanır. Fakat gündelik dildeki tanımı; “sade” çok daha güzeldir. Yani yalın, süssüz ve anlaşılır olan…

Minimalizm özünde fazlalıklardan kurtulmak, en az şeyle en işlevsel sonuca gitmektir. Fakat bu sadeleşme niceliktedir. Az’ın çokluğuna dikkat çeken ve niteliği ön plana çıkaran bir sadeleşmedir. “Minimalist iletişim” teriminin yaratıcısı ise Profesör John M. Carroll’dur. Carroll, IBM’de çalışırken belirli bir görev için gerekli olmayan metinleri çıkararak dokümantasyon sürecini kolaylaştırmak için bu kavramı icat etmiş ve iletişimde minimalizmin yolunu açmıştır.

Bugün, fiziksel, dijital ve zihinsel karmaşanın altında ezildiğimiz bu çağda anlamı bulmanın ve anlaşılmanın yolu minimalist bir yaşamdan ve sadeleşmekten geçiyor. Sadece evimizdeki eşyalardan, hayatımızdaki toksik insanlardan değil dilimizdeki fazlalıklarından da kurtularak daha anlamlı bir iletişim kurabiliriz. Evet, bu konuda çok şey söylenebilir. Fakat biz bu yazıda, başlığını ödünç aldığım Tim Leberecht’in cümleleriyle söylersem “az konuştuğumuz, çok hissetiğimiz” bir iletişimin nasıl olabileceğine bakacağız.

Bir Çerçeve Çizin

Erving Goffman “Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu” kitabında iletişimin belirli çerçeveler içinde ilerlediğini ve bir konuşmanın etkisini belirleyen şeyin kim tarafından nasıl söylendiği olduğunu yazar. Örneğin güvenimizi kaybetmiş bir iş arkadaşımızın yaptığı konuşmayla, şirkete yeni gelmiş birisinin yaptığı konuşma arasında büyük bir fark vardır. Birisinin çerçevesi negatiftir ve bu yüzden anlattığı her şey güvensizlik çerçevesi içinde değerlendirilir. Yeni olanı ise  tarafsız bir gözle dinleriz. Çerçevesini belirlemek için zamana ihtiyacımız vardır. Dolayısıyla iletişim çerçevesini oluşturduktan sonra az sözcükle, çok şey anlatabilirsiniz.

Önceliklerinizi Belirleyin

Exiel Lifestyle’in kurucusu Colin Wright, “Minimalizm’in asıl amacı, önceliklerinizi yeniden değerlendirmektir, böylece hayatınıza değer getirmeyen fazlalıkları -sahip olunanları, fikirleri, ilişkileri ve faaliyetleri- ortadan kaldırabilirsiniz” der. Wright’ın vurguladığı şey aslında minimalizmin özünü oluşturur. Yani sizin için neyin önemli olduğunu bilip, önemsizleri atmak… Minimalist iletişim de bu doğrultuda hareket eder. Bir sunum yapmadan veya bir toplantıya katılmadan önce hedef kitlenizin kim olduğunu, sizi dinleyenlerin ne duymak istediklerini, mesajınızı en yalın biçimde nasıl anlatabileceğinizi düşünmeye vakit ayırırsanız emin olun her şey çok daha kolay ve anlaşılır olacaktır.

Retorik Tekniklerini ve Metaforları Kullanın

AristotelesCiceroDimosthenis gibi Antik Yunan ve Roma’nın büyük siyaset insanlarının kullandığı ve günümüze kadar gelen retorik (hitabet) teknikleri ve metaforlar minimal iletişimin en önemli enstrümanları arasında yer alır. Uzun sürmüş bir toplantının özetini tricolon (üçleme) tekniğiyle yapabilir veya bir yolculuk metaforuyla iş planınızı akılda kalıcı bir şekilde anlatabilirsiniz. Örneğin Nike’ın Chief Storyteller’ı Nelson Farris amaçları epistrophe tekniğiyle (son yineleme) şöyle anlatır.  “Bizim hikayelerimiz iş planları veya finansal tablolar hakkında değildir; insanlar ve insanların başarabileceği şeyler hakkındadır. Yenilikçilik hakkındadır. Dünyanın dört bir tarafındaki sporculara yardım eli uzatma tutkumuz hakkındadır. Verdiği sözü tutmak hakkındadır. Adanmak ve hiç vazgeçmemek hakkındadır.”

Hikaye Anlatın

1984 yılında Prof. Dr. Walter Fisher radikal bir tez ortaya attı. İnsanların hayata bir hikâye modunda yaklaştığını, bu doğrultuda kararlar aldığını ve harekete geçtiğini öne sürdü. “Akılcı Dünya Paradigması”na karşı geliştirdiği bu teze “Anlatı Paradigması” adını verdi. Anlatı Paradigması akılcı dünya teorisinin aksine, merkeze mantığı değil değerleri ve duyguları koyuyordu. İnsanı Homo Narrans (hikaye anlatan insan) olarak tanımlıyor, iletişiminin anlatılar, hikayeler ve duygular üzerine inşa edildiğini söylüyordu. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar da insanın sanılanın aksine rasyonel olmadığını, daha çok duygularıyla hareket ettiğini ve hikâyelerin de duyguları harekete geçiren önemli araçlardan birisi olduğunu söylüyor. Özetle bir ürünün özellik ve faydasını anlatmak yerine müşterilerin deneyimlerini anlatmak, vizyonunuzu büyüme rakamları yerine hayallerinizle paylaşmak ve onlarca slaytın vereceği mesajı tek bir hikaye ve görselle sunmak çok daha etkili ve akılda kalıcı olacaktır.

Gerçekten Dinleyin

“İstiridyeler dolunayda tam olarak açılırlar. Yengeç açık olduğunu görünce istiridyenin içine bir taş veya bir yosun atar. Böylece istiridye bir daha kapanamaz ve yengecin yemi olur. Bu ağzını çok fazla açıp kendisinin dinleyicinin insafına bırakan kişinin kaderidir…” Leonarda da Vinci’nin anlattığı bu hikâye az konuşup çok dinlemenin farkındalığına dair etkileyici bir doğa fenomenidir.  Dolayısıyla minimalist iletişimde dinlemek her şeydir.

Özetle, Rollo May’in Varoluşun Keşfi kitabında yazdığı gibi, “İçinde yaşadığımız çağda bir paradoksla karşı karşıyayız. Her yerden, adeta bardaktan boşanırcasına bilgi yağıyor. Hiç bu kadarını görmemiş, kendi varlığımıza dair hiç bu kadar büyük bir içsel belirsizlik yaşamamıştık. Nesnel hakikat arttıkça, içsel netliğimiz de o kadar azalıyor…” Bu yüzden gürültüyle dolu bu dünyada, sade ve kısa olmak artık çok şey anlatıyor.

https://hbrturkiye.com/blog/daha-az-soyle-daha-cok-hisset-minimalist-iletisimin-gucu


Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Categories

%d bloggers like this: