
Çeşitlendirme, fon yöneticilerinin ve bireylerin yatırım portföyü risklerini dengelemek için kullandıkları, zamana karşı test edilmiş bir stratejidir. Bu yaklaşım, diğer faydalarının yanında yatırımcının daha az bilinen, yeni, yenilikçi ve pazarda iyi performans gösteren şirketleri bulmasını sağlarken aynı anda istikrarlı fırsatlardaki konumunu sürdürmesini sağlar. Bu yaklaşım yatırım portföylerinde kullanılıyor olsa da bağış toplama sürecine de uygundur.
Vakıflar, kurumsal hayırseverlik ve bağışçı tavsiyeli fonlar yılda 140 milyar dolar bağış topluyor ve son on yılda bağış toplama çabalarında çok daha stratejik davranmaya başladılar. Stratejiye olan bu vurgu, alanın odağını bağış alanların çıktıları ölçme konusunda bilinçli olmalarını istemelerine ve sürdürülebilir programlar oluşturmaya kaydırdı. Sonuç olarak, stratejiye verilen önem, hayırseverliğin riskten kaçınmasına ve STK’ların kazanılması kolay çıktılara odaklanmasına sebep oldu. İnovasyon ise fon sağlamanın yanında geri planda kaldı ve dönüşümsel değişimin sağlanması zorlaştı.
Bazı bağış organizasyonları açısından pandemi öncesi çeşitlendirme yüzde 20 operasyon, yüzde 60 büyüme ve yüzde 20 risk şeklindeydi. Ancak, pandemi sürecinde öncelikler (ve dolayısıyla çeşitlendirme stratejileri) bir çok fon sağlayıcı için değişti. Örneğin, Cedars-Sinai olarak operasyon katkılarımızı iki katına çıkarırken büyüme çalışmalarımızı yarıya indirerek hayati topluluk ihtiyaçlarını karşılayan kurumsal işlevleri sürdürmeyi amaçladık. Aynı zamanda inovasyona bağlı kaldık ve değişim getiren risk yönelimli yatırımlarımızı değiştirmedik. Toplum daha da normale döndükçe Cedars-Sinai ve diğer bağışçıların fon karışımlarını yeni gerçeklikleri, ihtiyaçları ve fırsatları ele alacak şekilde değiştirmeye devam etmeleri gerekecek.
Bu uygulama, bilinçli bağış dağıtımında portföy çeşitlendirmesinin nasıl rol oynayabileceğinin bir örneğidir. Bağış portföyü bilinçli bir şekilde çeşitlendirilmediğinde fon sağlayıcılar sosyal getiriyi en üst düzeye çıkaramaz ve toplumun gelişen ihtiyaçlarını karşılama konusunda kötü bir performans sergilerler. Aşağıda bağış sağlayıcıların nasıl en iyi şekilde operasyon, büyüme ve risk kategorilerini dengeleyerek çeşitlendirme yapabileceğini açıklıyoruz.
Operasyonlar – İstikrar ve Sürdürülebilirlik
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar temel operasyonlarında ağırlıklı olarak bağış toplamaya yer verirler. Bu tür devamlı bağışları sağlama konusunda bireysel veya kurumsal bağışçılar kolay ikna edilemezler. Bu nedenle, devam eden operasyonlara gelir sağlamak amacıyla doğrudan eposta göndermek, özel kampanyalar, yıllık galalar veya yürüyüşler gibi teknikler ortaya çıkmıştır.
Operasyonel fonlama bir bağışçıya bazen sıradan görünebilse de düşük riskli bir yatırımdır. Bu yatırımlar kâr amacı gütmeyen kuruluşların can damarı olarak kabul edilebilir ve bir kurumun temel misyonunu uzun vadeli olarak gerçekleştirme yeteneği açısından oldukça önemlidir. Bağış portföylerinde ortakların ve liderlerin operasyonlarını sürdürmeye belirli bir ölçüde önem verilmelidir. Bu olmadığında kurumsal istikrar zarar görür ve fon sağlayıcının fark yaratmak istediği amacı baltalar.
“Güven-temelli hayırseverlik” felsefesinde kısıtlayıcı hedefler olmadan fon sağlanır. Bu yaklaşımı benimseyen her bağış sağlayıcı, operasyon detayları yerine kategoriyi fonlayan bir çeşitlendirme yaklaşımını değerlendirmelidir. Böylece portföylerini daha iyi dengelerken yüksek ihtiyaç durumlarında temel düzenlemelerini ve operasyonlarını sürdürebilirler. Covid-19 pandemisi başladığında birçok fon sağlayıcı kâr amacı gütmeyen kuruluşların program oluşturmalarından ziyade ancak krizde ayakta kalmalarına odaklandı. Bu özellikle de yemek güvenliği, barınma, sağlık ve zihinsel sağlık gibi temel insani ihtiyaçları ele alan kurumlar açısından önemliydi.
Büyüme – Ölçeklenme ve Yayılma
Birçok stratejik bağış sağlayıcı büyüme alanında başarılı olmak ister. Çünkü bu amaçla yapılan fonlamalar etkililiği, kalite ve inovasyonu teşvik eder. İçsel değişimi teşvik ederek başarılı olan kâr amacı gütmeyen kuruluşlar büyümek veya hizmetlerini iyileştirmek için bu fonları takip eder.
Büyüme fonlaması orta riskli bir yatırım olarak düşünülebilir. Çünkü genişleme, büyüme ve ölçeklenme mevcut program yapılarına meydan okur ve operasyonlar üzerinde baskı oluşturur. Buna ek olarak, kurumun profesyonel liderlerinden ve yönetici kurulundan önemli ölçüde derinlik ve bilgi gerektirir. Son birkaç yıldaki anlamlı büyüme finansmanının güçlü bir örneği, ekonomik istikrar, barınma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi sağlığın sosyal belirleyicileri için taramanın toplum temelli kar amacı gütmeyen kuruluşlara dahil edilmesine yönelik kaymadır. Kuruluşlar, bu programların ilk pilot aşamalarına hibe fonları yatırarak, hizmetlere yaklaşımlarını dönüştürebildi, sürdürülebilirlik modelleri oluşturabildi ve nihayetinde topluma desteklerini derinleştirebildi.
Risk – Katalizör Değişimin Peşinde
Kar amacı gütmeyen sektörün doğrudan tekliflerinin çoğunun daha karmaşık ve çok katmanlı çözümler gerektirdiği göz önüne alındığında, risk sermayesi hayırsever topluluk tarafından daha fazla dikkat gerektiren bir alandır. Bir alanı temelden değiştirmek veya büyük bir toplumsal sorunu çözmek için öngörülü olarak liderlik etmeye veya ortak olmaya çalışan bağış sağlayıcıların sayısı azaldı.
Katalizör değişim genellikle göz korkutucu bir alan olarak görülse de her büyüklükteki ve ölçekteki fon sağlayıcılar için erişilebilir olabilir. Örneğin, Cedars-Sinai’nin evsizliği ele alan son milyonlarca dolarlık bağışları, sadece 12 ayda 10 kez ek hayırseverlik olarak geri döndü. Kolektif çabalar, Los Angeles’taki yaşlı yetişkinlere ve ihtiyaçlarına odaklanarak ölçeklenebilir bir plan ve programlama geliştiren ilk bağış grubundan kamusal ve özel kaynaklar üretti. Kâr amacı gütmeyen kuluçka merkezleri, hızlandırıcılar ve girişim hayırseverliği aracılığıyla başlangıç programlarına yapılan daha küçük ölçekli yatırımlar da statükoya meydan okuyan katalizör sonuçlar verebilir. Ayrıca, bu belirli bir alanı temelden değiştirmek gibi uzun vadeli bir amaca kısa vadeli paraların yatırıldığı hedefli liderlik programları için de geçerlidir.
Katalizör değişimi finanse etmek doğası gereği risklidir: Yüksek ödül potansiyeli vardır veya hiç getirisi olmaz. Ancak çeşitlendirme bu riski dengeler.
***
Bağış sağlama stratejisi olarak çeşitlendirme önemli bir öngörü gerektirir. Bu yaklaşım, tıbbi araştırma ve sosyal hizmetlerden eğitim ve sanata kadar pek çok çeşitli alanda işe yaradığından dolayı, fon verenler aynı anda hem vizyonlarına uygun hem de bağış alanların hedeflerini destekleyen bir tahsis modeli belirleyebilirler. Bağış verme deneyimi veya durum tespiti yapma kapasitesi gibi iç etmenlerin yanı sıra çevre veya bir topluluğun değişime hazır olması gibi dış faktörlerin dikkate alınması, nihayetinde bir fon sağlayıcının portföyü için “dengenin” nasıl göründüğünü etkileyecektir.
https://hbrturkiye.com/blog/hayirseverler-bagis-portfoylerini-nasil-cesitlendirebilir
Leave a Reply