
Sosyal girişimcilik geçtiğimiz on yıllar içerisinde toplumumuzda inanılmaz değişiklikleri beraberinde getirdi. Yönetimsel olarak ele alınması çok küçük veya çok niş gözüken sorunlar, sosyal girişimler ve girişimciler sayesinde dikkat çekerek daha büyük bir şeyin parçası olabildi. Bunlara çözüm üretmek de sosyal girişimcilerin hayatları haline geldi.
Başarılı bir sosyal girişimin birtakım kısıtlara uyması gerekir. Bu kısıtlar yüzünden aslında konsept olarak işe yarayacağı bilinen çözümler, ne yazık ki uygulanamadan rafa kaldırılıyorlar. Başlıca uygulanabilirlik (feasibility) kıstası sebebiyle bir yardım almadan ilerlemeye çalışan girişimciler, zaman içinde işe yarayacak çözümler üretebilse de bu, çözümlerin sürdürülebilir olmayabileceği sonucunu doğurdu.
Yepyeni endüstriler, yeni teknolojiler, yeni sorunlar ve çözümler. Tüm bunlar düşünüldüğünde, bir sosyal girişimin sürdürülebilir olması, çözmeye giriştiği sorunu aşarak bir temel oluşturması da sıklıkla gündeme geliyor. Kısacası sosyal girişimlerin sürdürülebilir olması, şans eseri olmuyor. Planlama, araştırma, kendini adama ve bolca yardım gerektiriyor.
Peki sürdürülebilir sosyal girişimlerin ortak noktaları olabilir mi? Sürdürülebilir bir girişim olmanın bir tarifi olabilir mi? Otsimo ve basil adlı iki ayrı girişimin kuruluş aşamasında sürdürülebilir girişimlere dair üç ortak nokta belirledim, beraber inceleyelim.
Sonraki yol haritasını önceden düşünmek
Sosyal girişimlerin çözmeye çalıştığı problemler genellikle tek atışla halledilebilecek şeyler olmuyor. Uzun soluklu bir değişim için, atılan ilk başarılı adımın devamını da düşünmek gerekli. Bunun bir sebebi de, ilerleyen dönemde şu an sahip olduğumuz fırsatlardan çok daha farklı, çok daha değişik araç ve teknolojilere sahip olabileceğimiz gerçeği.
Küçük bir araştırmayla bu geçişi yapmamış olan, geleceğe yönelik planları düşünmeden tek bir seferlik çözümü sürdürmeye çalışan girişimlerin kötü hikayelerini görmek mümkün. Bir sosyal girişimin gerçekten başarılı oldum diyebilmesi için hem piyasa ihtiyaçlarını, hem toplumun ihtiyaçlarını hem de yenilikleri ve gelişmeleri öngörmesi ve buna göre gelecek planlaması yapması gereklidir.
Bütün girişimlerin yol haritası olur. Yol haritalarında sıkça rastlanan bir hata büyük ve somut performans odaklı adımlardan oluşmalarıdır. Burada öne çıkan faktör ise detayların önemi. Yapacağınız işleri, atacağınız adımları ve öğreneceklerinizi detaylandırmanın hiçbir sınırı yok. Verilen her detay, problemleri ve fırsatları öngörmekte bizim dostumuz, aynı zamanda büyük bir yol gösterici. Detaylı yol haritaları bizi hatalardan korur ve hedeften sapmamamıza yardımcı olur. Biz son zamanlarda yol haritası yaptığımızda sadece “öğrenme” odaklı adımları da eklemeyi alışkanlık haline getirmeye çalışıyoruz. Burada dikkat çekmek isterim ki yalnızca öğrenmekle ilgili olan adımlar performans hedeflerinden tamamen bağımsızdır, burası ekip ve girişim olarak büyüme alanı. Öğrenme için zaman ve alan tanımanın en büyük güzelliklerinden biri, takımda yaptığımız işe karşı sahiplik hissinin güçlendiğini gözlemlemek oldu.
Kısacası önden yapılacak planlama ve hazırlıklar sürdürülebilir bir girişimin tam ortasında yer alıyor. Öğrenmek, araştırmak, yeniliklere açık bir şekilde pozisyonlanmak tamamen yol haritasında bulunan ve düzenli tekrar eden adımlar.
Önceliğin amaç olması
Bir girişimin ayakta kalabilmesi için finansal dayanak bulması gerekli. İşin gerçeği bu. Ancak başarılı ve sürdürülebilir sosyal girişimlerin ortak noktası, kârdan önce toplumu öne koymak. Elbette bunu yapmak, söylemek kadar kolay değil.
Sosyal girişimlerin sürdürülebilir olması, yarattıkları etkilerin kendilerinden daha uzun süre ayakta kalması için kârlılığı da çekirdeklerine koyması gereklidir. Ancak başarılı sosyal girişimlere baktığınızda, operasyonlarının kalbinde, amaçlarının olduğunu görebilirsiniz. Bu sosyal girişimlerin en öncül değerlerinden birisi, iş ve topluma ortak bir saygı ile yaklaşmaları.
Sürdürülebilirliğin ve yapılan etkinin, çözümü bulan taraftan çok daha uzun süre yaşaması için sosyal girişimlerin toplumda oynadığı rolü çok iyi değerlendirmesi, başkaları için yarattıkları değeri anlayıp buna uygun olarak davranması ve kendilerini bu amaca adamaları ile başlıyor. Tam olarak bu nedenle, sosyal girişimlerin yalnızca finansal olarak başarı kazanmayı hedeflemeden, sosyal etkilerine yönelik olarak belirledikleri bir değer çerçevesi yaratmaları önemli.
Pek çok farklı örnekten ders çıkaracak olursak, sadece sosyal değil herhangi bir girişimin veya şirketin yalnızca finansal amaçları benimsemesi takımını, kendisini ve kurucularını yorar. Her şirket misyonu ve vizyonu doğrultusunda kararlar alır. Büyük kararlar alacağı zaman, kendisini nihai hedefine en çok yaklaştıracak kararı verir. Bu kararlar her seferinde “en yüksek kar/kazanç” doğrultusunda olduğunda, takımın önemi git gide azalır. Bunun aksine pek çok başarılı şirketin arkasında, ortak bir amaca inanan ekibi görürüz. Ve bu amaç, nadiren finansaldır.
Yereli desteklemek ve dayanışma
Sosyal girişimlerin kesiştikleri birçok nokta olabiliyor. Kurulan iletişimler ve networkle birlikte, girişimler amaçlarını birbirlerine açıkladıklarında, aslında aynı amaca doğru çalıştıklarını fark edebiliyor. Bunun şöyle güzel bir yanı var ki işbirliği yapması kolaylaşıyor.
Sosyal girişimlerin belirledikleri hedefe ilerlerken yalnızca kendi amaçlarını değil, başka amaç ve hedefleri de gerçekleştirebilmek için uygun ortam yarattığı kaçınılmaz bir gerçek. Burada başka girişimlerle kesişmek hem çok olası hem de iyi bir haber. Kurulan iletişim ve zamanla gelişen networkle birlikte, girişimler amaçlarını birbirlerine açıkladıklarında, aslında aynı amaca doğru çalıştıklarını fark edebiliyor. Bunun en güzel da yanı, olası işbirliği ve dayanışma fırsatlarına sunduğu alan.
İşbirliği fırsatları pek çok şirket için bir pazarlama terimidir. Ancak özellikle sürdürülebilir girişimler için temel bir fonksiyondur. Yakın bir örnek vermek gerekirse, Basil, bu sene kurduğumuz ve sürdürülebilirlik temeline oturttuğumuz yeni bir girişim. Hedefimiz taze, organik, temiz ve çevreye duyarlı bir fast-fine restoran olabilmek. Buradaki işbirliklerimizi, tedarikçilerimizi belirlerken yaptık. Kadın kooperatifleri, yerel üreticiler, küçük esnaf olarak adlandırdığımız büyük etki yaratmaya çalışan üreticiler, bizimle aynı yolda yürüyen sosyal girişimlerle tanıştık, ortaklık kurduk.
Bu karşılıklı güven esasına dayalı bilgi ve kaynak paylaşımı sayesinde sürdürülebilir bir sosyal girişim olmanın tek başına çıkılan bir yolculuktan ziyade aslında el ele tutuşularak varılacak bir hedef olduğunu da görmüş olduk. Nihayetinde yaptığımız şeyleri dünyamız ve geleceğimiz için yapıyoruz, ve birbirimizden öğrenecek daha çok şey olduğu için de minnettarız.
https://hbrturkiye.com/blog/surdurulebilir-sosyal-girisimlerin-uc-ortak-noktasi
Leave a Reply