Posted by: bluesyemre | September 19, 2022

Duygular İyi Kararlar Almaya Engel Değil

Yakın zamanda Cornell Üniversitesi’nde, aldığımız kararların nasıl başarılı olmasını sağlayabileceğimiz üzerine bir açılış konuşması yaptım. 2 bin kişilik dinleyici kitlesine bir anket yaparak başladım. Büyük bir karar vermek üzereyken hata yapmaktan korkuyorlar mıydı? Dinleyicilerin yüzde 92’si evet yanıtını verdi.

Ardından dinleyicilerden yapmaktan korktukları hataları tarif eden birkaç sözcük istedim. Bir sözcük bulutunun gösterdiği üzere en sık görülen yanıtlar bir çoğumuzun içgüdülerine fazla güvenmekten korktuğunu gösterdi. Özellikle, dinleyiciler fazla hızlı hareket etmekten, aceleci, fevri, dürtüsel olmaktan ve duygusal kararlar vermekten endişe duyuyorlardı.

Bir çoğumuz fazla çabuk karar vermekten korkuyorsak neden bunu yapıyoruz?

Zorlu ve karmaşık kararlarla karşılaştığımızda zorlu ve karmaşık duygular hissederiz. Bir çoğumuz bu rahatsız edici duygulara katlanmak istemez. Dolayısıyla bir karar verip kurtulmak isteriz. Ancak, bu kötü kararlara yol açar. Elimizdeki sorunu tam anlamıyla çözemeyebiliriz veya daha da kötü hissedebiliriz. Bu, kararlarımızı olumsuz duygularla kuşatan verimsiz bir geribildirim döngüsüdür.

Bununla birlikte, bu duygusal kaynaklar daha iyi kararlar almanız için kullanabileceğiniz gizli bir silah olabilir. Süreç basit: 1) kararla yüzleşirken hissettiğiniz duyguları, 2) kararı aldıktan sonra geriye dönüp baktığınızda hissetmek istediğiniz duyguları belirleyin. Ne görüyorsunuz? Bir kararın tatmin edici sonucu sayesinde hayatınız nasıl iyileşti?

Bu dört adımlık alıştırma, düşünen “bilge” beynimizin duygusal “kertenkele” beynimizi kontrol edip kanalize etmesini sağlar. Böylece tepkisel seçimler yapmayız. Bu sürecin nasıl işlediğini aşağıda açıklıyorum.

1. Vermek istediğiniz kararı belirleyin.

Zorlu bir sorunu çözmeye çalışırken genelde duygularımıza ek olarak birçok çatışan bilgiyi hesaba katmak zorunda kalırız. Dolayısıyla ilk yapmanız gereken vermeniz gereken kararı belirlemektir.

Örneğin, Charlie’yi ele alalım. Doktora yaparken işitmeyi iyileştiren bir teknoloji geliştirdi. Şu anda bir nörobiyoloji startup’ının CEO’su olarak icadıyla ilgili her şey hakkında tutkulu ve bilgili. Ancak, bir iş geçmişi yok ve bazı önemli iş kararlarıyla karşı karşıya: Halihazırda topladığı parayı nasıl en iyi şekilde kullanarak ürününü pazara sürebilir? Asgari uygunlukta bir ürün geliştirip test etmek için ne kadar para harcamak mantıklı olur? Yeni startup’ı için nasıl daha fazla para toplayabilir?

Charlie’ye finansman sağlayan kişiler klinik deneyleri bitirmesini ve pilot bir programla test edeceği bir ürün geliştirmesini istiyor. Charlie yatırımcılarının beklentilerini karşılamak ve sıkı gördüğü takvimlerine uymak istiyor.

Charlie’nin bazı danışmanları ve yatırımcıları iş konusunda yetenekli bir ortak bulmasını öneriyor. Charlie’nin vermesi gereken karar, bu sorunlarla baş etmesine yardımcı olacak iş geçmişi olan bir kurucu ortak alması gerekip gerekmediği.

2. Vermeniz gereken karar hakkında nasıl hissettiğinizi belirleyin.

Büyük bir karar üzerine kafa yorarken duygularınızı değerlendirin. Baskın olarak hissettiğiniz duygu nedir? Korku mu? Kaygı mı? Gelecekteki fırsat karşısında bunalmak mı yoksa heyecanlanmak mı? Duygularınız önceki deneyimlerinize veya bilgi kaynaklarına dayanıyor mu?

Duygularımızı adlandırmak, duygularımız ve eylemlerimiz arasında küçük bir alan oluşturmaya yardımcı olur. Bu uzaklığı kazanmak duyguyu incelememizi ve kabul etmemizi sağlar. Bu sırada duygularınızın kararınızı yönlendirmesine, bilinçli akıl ve mantığın yerini almasına izin vermeyin.

Charlie’nin ürününe inancı tam ve bu teknolojinin dünyadaki insanlara yardımcı olduğunu görmek istiyor. Ne karar vereceği hakkında takılmış ve güvensiz hissediyor. Diğer paydaşları hakkında kaygılı ve çekingen hissediyor. Yatırımcıları ve danışmanlarından çatışan tavsiyeler alıyor. Kimileri iş konusunda bilgili bir ortak getirmesini isterken, diğerleri zamanını daha iyi kullanırsa bunu kendisinin yapabileceği konusunda ısrar ediyor.

“Takılmış” hissettiğini belirleyerek duygusuyla arasında bir mesafe oluşturmak Charlie için çok şeyi değiştirdi. Bir CEO olarak aslında takılmamış olduğunu, bunun yerine tek karar alıcı olduğunu fark etti. Ayrıca, “takılmış” olmanın doğru sözcük olmadığını fark etti. Bunun yerine direnç hissettiğini söyledi. Ben direncin bir duygu değil, psikolojik bir tepki olduğunu söyleyince analizini ileri götürdü. Aslında hissettiği şeyin rahatsızlık olduğunu söyledi. Bu açıklık aydınlatıcıydı. Artık ne hakkında rahatsız ettiğini keşfedebilirdi.

3. Başarıyı ve nasıl hissettirdiğini gözünüzde canlandırın.

Başarılı bir karar verdiğinizi hayal edin. Şu anda nasıl hissediyorsunuz? Bir başarı veya rahatlama duygusu hissediyor musunuz? Geleceğe dair daha iyi bir yön belirleyebiliyor musunuz? Kariyerinizde ilerliyor musunuz veya ilişkilerinizi güçlendiriyor musunuz?

Charlie, bir kurucu ortak aldığını hayal ettiğinde rahatsızlık duygusunun, karar alma gücünü bir başka kişiyle paylaşmakla ilgili çatışmalardan duyduğu endişeden kaynaklandığını fark etti. İşe aldığı kişinin bilgisine güveneceğini düşünse de hayalini kurduğu ve yıllarca üzerine çalıştığı vizyonun sahipliğini paylaşmak istemiyordu. Uzun bir süre boyunca rahatsızlık hissetmiş olmasına rağmen bu duygusunu incelemek farkındalığını artırdı.

4. Duygusal kaynaklarınızı kullanın.

İlk kararınızı ve bunu kuşatan duyguları incelediniz. Şimdi şunu düşünün: Vermekte olduğunuz kararı doğru bir şekilde belirlediniz mi?

Charlie duygusal kaynaklarını kullandığında, birçok farklı kararı birleştirdiği için takılmış hissettiğini fark etti. Vermesi gereken karar bir kurucu ortak almasının gerekli olup olmadığı değildi. Bu işletmesinin sahipliğini paylaşmak isteyip istememesiyle ilgiliydi. İhtiyacı olan iş anlayışını sağlamak için etrafındaki birçok startup’ın yaptığı gibi bir ortak bulması gerektiğini varsaymıştı.

Ancak, duyguları belirleme alıştırmasını yapması şirketinin ihtiyacı olan iş anlayışını sağlamanın farklı yolları olduğunu fark etmesine yardımcı oldu. Kendisinin altında çalışan biri veya bir danışman bulabilirdi. İş kararı kısa vadeli, ortaklıksa uzun vadeli bir karardı. Bu kararları birleştirdiği gibi bir ortak almanın uzun vadeli sonuçları üzerine iyi düşünmemişti.

***

Karar alma sürecine zaman harcamamamız gerektiğini düşünürüz. Büyük kararların getirdiği kaygı ve gerilim gibi rahatsız edici duygular içinde kalmak istemeyiz. Bilge beynimizi göreve çağırmak duygularımız tarafından yönlendirilmeden duygularımızla ortaklık kurmamızı sağlar.

Duygularınızı belirlemek onları adlandırmanıza ve duygularınıza tahammül etmenize yardımcı olur. Böylece sizi geleceğe netlik ve güvenle taşıyacak asıl kararı belirleyip alabilirsiniz.

https://hbrturkiye.com/blog/duygular-iyi-kararlar-almaya-engel-degil


Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Categories

%d bloggers like this: