Posted by: bluesyemre | September 26, 2022

Bugünü Unut, Geçmişten Ders Al, Geleceğini Deneyimle

Sizi otuz yıl öncesine davet ediyorum: Bir üretim işletmesinde olduğumuzu hayal edelim. Nasıl bir ortamla karşılaştık?

Yoğun mesai, bol evrak, hummalı bir şekilde çalışan insanlar…

Telefonların birinin açılıp diğerinin kapandığı, seslerin kulakları rahatsız edici bir şekilde birbirine karıştığı açık bir ofis… Bu dünyada, haliyle, bilgisayarlar henüz çok yaygın olarak kullanılmıyor ve internet yok.

Peki ya bugün, bir üretim işletmesinin yönetim ofisinde nasıl bir manzara ile karşı karşıyayız sizce?

Dışarıdan bakıldığında yoğunluğun pek hissedilmediği, ses düzeyinin hiç rahatsız edici olmadığı ve herkesin karşısındaki ekrana kilitlendiği bir ortam resmi var karşımızda.

Otuz sene önceki manzarada çalışanın inisiyatifi azami düzeydeyken şimdiki beyaz yakalı çalışanlarda inisiyatiften bahsetmek pek mümkün değil. Her şey yazılımlar üzerinden yürürken çalışanlara kalan, ancak kendilerine verilen yetkiler üzerinden işlerini istenildiği gibi en doğru şekilde yapmak oluyor.

Şimdi de günümüzden otuz sene sonrasına, yine aynı şekilde bir üretim işletmesinin yönetim ofisine uçalım…

Yüksek ihtimalle çalışanların artık ofiste olmadığı ve çok daha az sayıda çalışanın uzaktan yapay zeka ile ortak çalıştığı bir iş dünyasıyla karşılaşacağız. Bu çalışma dünyasında çalışanların niteliği çok artmış, öğrenme kapasitesi ve hızı ise sürekli seviye atlıyor olacak.

Bu döngüye uyum sağlamayanların kalıcı olamayacağını söylememiz kahinlik olmaz.

Çünkü mesela, McKinsey şu anda S&P 500’de işlem gören şirketlerin 2027’de yüzde 75’inin ortadan kalkacağını ön görüyor. Sebebi açık: Bugünkü beceriler “yarın” için yeterli değil.

“Yarın” için gerekli yetenekler ile becerileri elde etmek adınaysa Ar-Ge ve inovasyona ciddi şekilde kafa yormak şart.

Ama burada ki zorluk, bu işin bir maliyetinin olması -veya maliyetinin yüksek gibi algılanıyor olması-. Her sektörün ana aktörleri bu alana önemli bütçeler ayırabilirken küçükler maalesef yaya kalıyor.

Örneğin, dünyadaki sadece 250 şirket, küresel ticari Ar-Ge yatırımının üçte ikisine yakınını üretiyor. Geri kalan milyonlarca şirketin ne yapabileceğini varın siz düşünün…

O halde madem otuz sene sonra bugünkü çalışma modelleri olmayacak, yarını şimdiden inşa etmeye başlayabiliriz.

Yazının başlığını tekrar etme vakti:

Bugünü Unut, Geçmişten Ders Al, Geleceği Deneyimle…

Aslında bu başlığı, strateji ve inovasyon gurusu olan Hint asıllı Amerikalı Vijay Govindarajan farklı bir kalıpla “Üç Kutulu İnovasyon Yaklaşımı”nda bize sundu.

Govindarajan’ın üç kutulu inovasyon yaklaşımı şu şekildeydi: Bugünü Yönet-Geçmişi Unut-Geleceği Yarat!

Milenyum başında ele aldığı sayısız makale ve 2016 yılında yayımladığı “The Three-Box Solution: A Strategy for Leading Innovation” isimli kitabında ele aldığı modelde şirketlerin yüzleştiği stratejik denge problemini derinlemesine inceleyen Vijay, ortaya koyduğu bu yaklaşımla organizasyonlara bir yol haritası çizmiş ve belirsizliği yönetebilmeleri için bir rehber sunmuş oldu aslında.

Üç kutulu yaklaşımın açılımı şöyle:

Bugünü Yönet. Mevcut iş süreçlerinin performansını maksimize etmek ve mevcut karlılığı artırmak için hayata geçirilen inisiyatifler bu kutu içerisinde yer alıyor. Firmalar, en iyi yaptıkları kilit işi bulup oraya yatırım yapmalı ve bunu yaparken de verimliliği ve performansı maksimize etmenin yolunu aramalı.

Geçmişi Unut. Dönüşüm setlerini belirlemek, geleceği tasarlarken başarısızlığa uğratan uygulamaları kaldırmak ve yerine doğru dönüşüm sistemlerine kafa yormak bu kutunun içinde yer alıyor.

Geleceği Yarat. Bu kutu, “organizasyonları geleceğe taşıyacak fikirleri ve bu fikirleri hayata geçirmek için inşa edilecek iş modellerini bünyesinde barındırır.”. Vijay’a göre “Bu alanda ilerleme kaydetmek isteyen organizasyonların mevcut iş modellerini yeniden inşa etmesi gerekir.”.

“Bugünü Yönet-Geçmişi Unut-Geleceği Yarat” modeline göre şirketler enerjilerinin, yüzde 40 ila 60’ını “bugünü yönet”mek için, yüzde 25 ila 35’ini “geçmişi unut”mak için, ve yüzde 15 ila 25’ini “geleceği yarat”mak için harcıyorlar.

Yarın Şimdi” kitabının yazarı olarak ben, Vijay’ın bu mimarisinin şöyle güncellenmesi/değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum: Bugünü Unut-Geçmişten Ders Al-Geleceği Deneyimle!

Bugünü Unut. Bugünün iş yapma yöntemlerinin tam tersi yönde hareket eden start-up’lar, benzeri görülmemiş iş modelleri ile tahmin edilemez başarılara ulaşıyor. Yani bugünün yöntemlerine ve iş yapma modellerine isyan bayrağı açmanın tam zamanı!

İş hayatının son 30 yılına bakalım: Neden Google, herkesçe bilinen teknoloji firmaları tarafından bulunamadı veya sosyal medya platformları Facebook veya Instagram, o günün medya tekelleri tarafından hayatımıza sokulamadı? Sebebi açık: Bugüne takılı kalmak.

Neden köklü şirketler geleceğin teknolojilerini ve iş modellerini icat etmekte bu denli zorlanıyor? Yanıt çok uzağımızda değil: Pek çok organizasyon günümüzün iş modellerini uygulamaya ve “şimdi için rekabet etmeye” öylesine odaklanıyor ki mevcut iş modellerinin işe yaramayacağı ve geleceği yaratmak için şimdiden harekete geçmesi gerektiğini unutuyor. Onun için “Bugünü unut!” diyoruz.

Geçmişten Ders Al. “Geçmiş”, ancak tecrübelerimizi bugüne taşırsak ve onların bize rehber olmasını sağlarsak bizim için bir değere sahip olur. Aksi halde hareketlerimizi kısıtlayan prangaya benzer.

Geleceği Deneyimle. Bu çağrı, geleceğin simülasyonlarına şimdiki uygulamalarımızı oturtup onları nasıl dönüştüreceğimizi çalışmamız gerektiğini vurguluyor. Bunun için inovasyon esnekliği kazanmamız şart.

Bu demek oluyor ki, yenilikçi bir çözümü yaratma ve etkilerini tahmin etme, yeniliğe uyum sağlama ve kurumu geleceğe taşıma yeteneğinden bahsediyoruz.

Sonuç olarak, tüm bu geçiş süreçlerinin temelinde, bugünü geçersiz kılacak “değişimci liderlik ve değişimi yaratan ekip” yeteneği yatıyor.

Bir filozofun ifadesiyle:

“Başarılı inovasyon süreçleri tasarlamak ve geleceği inşa edebilecek fikirleri hayata geçirebilmek için lider ve çalışanların yaklaşımı hayati bir rol oynuyor.

20. yüzyıl komuta kontrol liderliği, yerini hizmet eden bir role bırakmalı. Mikro yönetim yapmak yerine liderler, organizasyonların derinlerine işlemiş baskın ideolojiyi sorgulamalı, hipotezler oluşturmalı ve yenilikçi fikirlerin oluşturacağı güven ortamını filizlendirmeli.”

Böylelikle gelecek otuz yıllara değer katacak farklar/fikirler yaratabiliriz.

https://hbrturkiye.com/blog/bugunu-unut-gecmisten-ders-al-gelecegini-deneyimle


Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Categories

%d bloggers like this: