
Esenlik sektöründe 10. yılımı devirdim ve bu sürede birçok gelişmeye tanık oldum. Tek gelişmeyen, hala doktor anneciğimin bana ne iş yaptığımı sorması. Şaka bir yana, sektör son on yılda inanılmaz büyüdü. Deloitte’ın 2040 Sağlık raporundaki tahmine göre bu tarihte sağlık harcamalarının yüzde 75’i esenlik harcaması olacak. McKinsey’in geçen ay yayınlanan konu ile ilgili raporu, Amerika’da bireylerin yüzde 50’sinin esenliği ana odaklarına koyduğunu gösteriyor. 2020’den bu yana yüzde 8 artan bu oran aslında nereye gittiğimizi gösteriyor. Bu sektörü domine eden birçok trend son on yılda hızla gözümüzün önünden geçti. Yıldız sanatçıları buradan tek tek hatırlayalım: yoga, meditasyon, bilinçli farkındalık, derken duygusal sağlık… Bunların her biri kendi zirve dönemlerinde esenlik dediğimizde ilk aklımıza gelen kelimeler oldu, haberlerin başlıklarını bir hayli meşgul etti. Sırada kim var?
Bildiniz, finansal esenlik… Finansal esenlik son on yıldır gündemde; ancak belki de hiç bu kadar revaçta olmadı. Neden? İngiltere yüzde 6,2’lik hiç görülmemiş bir enflasyon ile mücadele ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 7’lik enflasyon ve hane başına düşen borcun yüzde 26 oranında artması ile meşgul. Türkiye’de ise 2005’ten bu yana hane halkı borçlanması 138 kat artarak (umarız ki) tavan eşiğini geçti ve gerilemeye başlayacak. Tüm bu makroekonomik bulgular, çalışanların İnsan profesyonellerine de gelerek çözüm aramaya başlayacağını gösteriyor. Peki gelecek ihtiyaçlara nasıl bir çözüm bulunabilir?
Bu makalede bendeniz ve sevgili Wellbees İnsan & Kültür Müdürü Tansu Apaydın, maaşta rekabetçi olduğunuzu düşünerek ilerleyecek ve bu varsayımla finansal esenlik tarafındaki vaka çalışmalarını paylaşacağız. Ancak maaş konusuna da kısaca değinmek gerekirse burada şirketlerin çok daha kısa dönemler zarfında maaşları güncellediklerini takip etmek mümkün. Korn Ferry’nin yayınladığı bir araştırmaya göre şirketler Türkiye’de piyasa koşullarında maaşları güncelliyorlar. Daha az reaktif olmak isteyen şirketlerin dolar bazlı aylık maaş ödeme politikalarına geçtiklerini söylemek mümkün. Son olarak da yetkinlik bazlı maaş ya da bonus revizyonları bu dönemde oldukça gündemde. Bunlarla birlikte özel yeteneği olan çalışanların müdürlerinden bile daha yüksek maaş alabilecekleri bu rekabetçi maaş pozisyonlamaları ile şirket içinde dengeleri yetkinlik bazlı yönetebildiğini söyleyebiliriz.
2022 rakamlarına göre çalışanların şirkette kalmalarına etki eden bulgularda değişimler gözlemliyoruz. Linkedin Global Trends Raporu’na göre çalışmada esneklik ve bu esnekliği uygulama konusunda çalışana otonomi verilmesi belki de tarihte ilk defa rekabetçi maaşın önüne geçti. Rapora göre çalışanların yüzde 83’ü daha fazla esneklik istiyor; yüzde 59’u ise esneklik maaştan daha önemli diyor. Ayrıca tatil olanakları, sağlık sigortası gibi hayatımızdaki önceliklerde çok gerilerde olan konular en tepelere yükseldi. Bir diğer bulgu ise çalışanlar eğer maaşlarının rekabetçi olduğunu düşünüyorlarsa yani kendilerini arkadaşları ve benzer işleri yapan diğer bireylerle kıyasladıklarında yaklaşık aynı miktarları kazandıklarını düşünüyorlarsa yan hak, çalışma şartları, öğrenme ve gelişim fırsatlarına çok daha önem veriyorlar. Buraya heyecan verici bir diğer trend ise kişiye özel total yan hak paketlerinin değerlendirilmeye başlanması. Diyelim ki çalışanın çocuğu var ve onun kreş masraflarını ödemekte zorlanıyor; bir diğeri ise başladığı lisans programını bitirmek için desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu tarz durumlarda çalışana ilgili günlerde ve saatlerde izin vermek gibi yaratıcı ya da direkt maddi destekler ön plana çıkıyor. Yan hakların yükselişte olduğunu söylemek mümkün; bunların bir çoğu da, bildiniz, esneklik ve kişiselleştirme üzerine kurulu bir takım uygulamalar oluyor.
CIPD’nin Nisan 2022’de yayınladığı Yan Haklar Araştırması sonuçlarına göre bireyler şirketin sadece bir finansal esenlik politikasına sahip olması ile birlikte bile daha iyi hissediyorlar. Kısaca ilk çıktımız, zaten halihazırda var olan tüm finansal esenlikle ilgili fırsatları kaleme almak, bunları yayınlamak ve konuşulabilir hale getirmek. Duygusal sağlıkla ilgili on sene önce çok sık karşılaşılan “destek alıyorsam ben deli miyim?” önyargısına çok paralel bireylerde finansal esenliğin hiç konuşulmamasından mütevellit sorunların sadece kendisine özgü olduğunu düşünen “ben başarısızım” kaygısının öne çıktığını gözlemliyoruz. Bir esenlik platformu olan Wellbees’de yurtdışında yaşayan çalışanların Türkiye’dekilere kıyasla iki kat daha fazla finansal esenlikle ilgili içerik okumalarını belki de buna bağlayabiliriz. Konuyu konuşabilir kılabilmek için politikalarımızı görünür kılmak belki de en iyi ilk adım olabilir.
Bir diğer yaklaşım yine ücretsiz ve pratik. Bu yaklaşım için Masafi’nin CHRO’su sevgili Emma Davies’e teşekkürler! . Pandemi sırasında Davies finansal esenlik konusuna kafayı takıp tek tek tüm çalışanlarla bu konuda hayatlarını nasıl kolaylaştırabileceklerini soruyor. Gelen yanıtların bir çoğunun benzer yöne işaret etmesi onu heyecanlandırıyor. Masafi’nin çalışan nüfusunun yüzde 80’i Hintli ve bu bireyler maaşlarının yattığı ikinci gün bankaya giderek yüksek komisyonlar karşılığı ülkelerinde yaşayan ailelerine para gönderiyorlar. Davies bunu fark ettiğinde birlikte çalıştığı tüm bankalardan farklı oranlar alıp en uygun olanla ilerleyerek bu bankadan bir müşteri temsilcisini her ayın ikinci günü ofise çağırıyor. Sonuç? Daha az komisyon ödediği, yarım gün işten izin almak ve belki de sağlığını tehdit edecek şekilde bankaya girmek zorunda kalmayan çok mutlu çalışanlar. Bölgede finansal esenlikle ilgili çalışan Steve Cronin parayla ilgili duyguların suçlulukla örüldüğünü; bunu aşmanın tek yolunun konuşmaya başlamak olduğunu söylüyor.
Bir adım ileriye gitmek isteyecek şirketler bu konu ile ilgili farklı adımlar atıyor. Ekolojik Değişim Modelinden yola çıkılacak olursa, burada şirketler Wellbees gibi içinde adım atarak para biriktirme meydan okuması, para konuşanlar kulübü, finansal esenlik eğitimleri ve eğitmenleri gibi farklı kademelerde müdahalelerde bulunarak ekiplerini bu konuda yeni alışkanlıklar edinmek için harekete geçiriyor.
Finansal esenlik de diğer tüm yıldızlar gibi hayatımıza girecek ve geçecek mi? Şu anki ekonomik ortam ve ihtiyaçlar geçtiğinde evet. Ancak öncesinde tamamı ile içimize işleyecek. Burada öne çıkan, fark yaratan uygulamalar ve tabii ki bunların yaratıcısı şirketler olacak. Bu tatlı rekabette çalışanları için dünyayı değiştirecek şirketler ve onların uygulamalarını heyecanla bekliyoruz.
https://hbrturkiye.com/blog/yuksek-enflasyonda-calisan-esenligi-kazanan-organizasyonlar-ne-yapiyor
Leave a Reply